"Göz ve beyindeki acip vazifeleri gören bir zerre, bir yıldızdan; ve bir cüz, küll mecmuundan; meselâ dimağ ve göz, insanın tamamından; ve cüz'î bir fert, hüsn-ü sanatça ve garabet-i hilkatça umum bir neviden; ve bir insan, acip cihazlarıyla küllî cins hayvandan; ve bir fihriste ve program ve kuvve-i hafıza hükmünde olan bir çekirdek, mükemmel masnuiyeti ve mahzeniyetçe koca ağacından; ve bir küçü...
Acz elini nefisten çekse, doğrudan doğruya Kadîr-i Zülcelâl’e verir. Halbuki en keskin tarîk olan aşk, nefsinden elini çeker, fakat ma‘şûk-u mecâzîye yapışır. Onun zevâlini bulduktan sonra Mahbûb-u Hakîkî’ye gider.
Yukardaki yeri izah eder misiniz?
Tarîk-i Nakşî de dört şeyi bırakmak lazım. Hem dünyayı, hem nefis hesabına ahireti dahi hakiki maksad yapmamak, hem vucudunu unutmak, hem ucba, fahra girmemek için bu terkleri düşünmemek.. Risale- nurda ise "Acz-mendi tarikinde dört şey lazımdır: Fakr-ı mutlak, acz-i mutlak, şevk-i mutlak, şükr-ü mutlak ey aziz!" şeklinde geçen esasları acıklar mısınız?
Acz ve fakr neden makbûl bir şefaatcidir, besmele ile irtibatı nedir?
"Ahir zamanda gelecek ümmetim sizden hayırlıdır." Hadisini peygamberimiz hangi bağlamda ve olay üzerine ifade etmiştir?
Ahir zamanda gençliğin sorunları nelerdir ? Ve onların sorunlarına yönelik çözümler nelerdir ? Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri gençliğin öneminden nasıl bahsetmiştir? Risale-i Nur'da gençlerin problemlerine yönelik ne gibi tavsiyeler vardır?
"akıl ve nakil tearuz ettikleri(birbirine zıt oldukları) vakitte, akıl asıl itibar ve nakil tevil olunur." üstadın bu ifadelerini izah edermisiniz?
Dün bir risale dersinde, bazı kelimeler geçti. Kelilemeler şunlardı: 70.000, 28.000 Alem gibi sayılar veriyordu. Bunların anlamı nedir? Aralarında bir bağlantı var mı?
Allah (cc) Peygamber Efendimizi (asm) kendi nurundan mı yarattı? Alemleri, melekleri, arşı, insanları kısaca diger yaratılmış olan varlıkları Peygamber Efendimizin (s.a.v) nurundan mı yarattı?
Cenab-ı Hakk'a malûm ve ma’ruf ünvanıyla bakacak olursan, meçhul ve menkûr olur. Çünkü, bu malûmiyet, örfî bir ülfet, taklidî bir sema'dır. Hakikatı ilâm edecek bir ifâde de değildir.
Burada anlatılmak istenen nedir? Neden haşa Allah’ı (c.c) bilemeyiz ve o bilinemez deniyor? Halbu ki kendisini tanıtmak için birçok peygamber ve kitaplar gönderen Allah (c.c) madem bilinmeyecekse neden bu kadar çok ...