İnsan madem yaratılmış varlıklar içinde en değerli ve en kıymetli varlıktır. Emaneti kübrayı yüklenmiş, Allah'ın bütün isimlerine ayna olacak bir fıtratta yaratılmıştır. Fakat dünya, kâinatta çok küçük bir yer tutmakta. Belki nokta kadar. Dünyanın da kâinata nispetle daha büyük olması gerekmez miydi? Maddeten küçük olması onun değerini düşürmüyor mu?
Peygamber (asm)’ın peygamberliği kâinattan yola çıkarak nasıl ispat edilebilir?
Bu cümleleri ve devamındaki mülk ve meleküt kavramlarını detaylı bir şekilde izah eder misiniz? Mülk ve meleküt arasında nasıl bir fark var?
Üstad Hazretleri insan büyütüldüğünde kâinat olduğunu söylüyor, bunu maddi anlamda nasıl anlamalıyız? Mesela, her bir gezegen insanda neyi ifade eder? Niçin bu kadar çok gezegen var? Bu gibi soruları insan üzerinden çıkarım yapabilir miyiz?
Risale-i Nur'da geçen, "İnsan santral gibi bütün hılkatin nizamlarına ve fıtratın kanunlarına ve kainattaki nevamisi- ilahiyenin şualarına bir merkezdir." cümlesini nasıl anlamamız gerekir?
Hem kainattaki alemlerin mizanı.. hem bu alem-i kebirin listesi.. hem şu kainatın haritası.. hem şu kitabı ekberin fezlekesi.. 11. Sözün ahirinde geçen insanın mahiyetine dair bu maddeler arasındaki farkı.. ve Fezleke , liste , harita , fihrist ..bunları insanın hayatından örneklerle.. ve son maddedeki kainata ve evkata takılan kemalâtın ahseni takvimi.. ibaresini açıklar mısınız?
İşarat'ul-icaz adlı eserde "insan kainatın nazarı dikkatini celbetti" diyor bu kısmı açıklayabilir misiniz? Burdaki dikkatini çekmek nasıl oluyor?
Risale-i Nur'da insana neden misal-i musağğar denilmiştir? Ya da neden âlem-i asgar denilmiştir? Bu ifadeleri nasıl anlamalıyız?
İnsan'ın ve kainatın mahiyetini dikkate alarak, dinin insan hayatındaki yeri ve önemi nelerdir?
"Öyle bir mükemmel terbiye, tedbir, idare ediliyor ki, bütün kâinat bir sahife gibi her an nazarında ve bütün âlemler birer satır gibi kalem-i kudret ve kaderiyle yazılır, tazelenir, değişir." cümlesini izah eder misiniz?