Peygamber (asm)’ın peygamberliği kâinattan yola çıkarak nasıl ispat edilebilir?
Gayet muntazam bir saray ve muhteşem bir şehir gibi olan şu kâinat; o koca sarayı bina eden ve o muhteşem şehri idare eden bir yaratıcıyı hiç şüphe bırakmayacak bir şekilde akla ispat eder. Şu kâinatın sahibi ve idare edeni elbette bilerek yapıyor, yaratıyor. Kur’an’ın dediği gibi, “Hiç yaratan bilmez mi?” (Mülk, 14) Her şeyi hikmetle ve bilerek terbiye ve idare ediyor. Madem yapan bilir, elbette bilen konuşur. Madem konuşacak, elbette şuur ve fikir sahibi ve konuşmasını bilenlerle konuşacak. Madem fikir sahibiyle konuşacak, elbette mahlûklar içinde fikir ve anlayışı yüksek olan insanlarla konuşacak. Madem insan ile konuşacak, elbette insanlar içinde muhatap kabul edilmeye layık, kabiliyetleri yüksek, ahlâkı yüce mükemmel insanlarla konuşacak. Elbette dost ve düşmanın ittifakıyla insanlar içinde en yüksek kabiliyetlere ve en yüksek ahlâka sahip olan Hz. Muhammed (s.a.v) ile konuşacak ve konuşmuştur. Daha önce bütün peygamberlerle konuştuğu ve onlar vasıtasıyla insanlara hitap ettiği gibi, son olarak da Hz. Muhammed (asm) ile konuşmuş ve peygamber olarak vazifelendirmiştir. (Bkz. Zülfikar, 19. Mektub Mucizât-ı Ahmediye Risalesi)