Üstad Bediüzzaman'ın, "Güneşin sair arkadaşı olan yıldızların bir kısmı ahiret alemlerine bakar, vazifesiz değiller. Belki baki alemlerin güneşleridir." Cümlesini nasıl anlamalıyız? Bazı yıldızlar, ahiret alemlerini mi aydınlatıyor? Varlık aleminde ki herşey fani değil midir? Eğer fani ise, o bir kısım yıldızlar nasıl baki alemleri aydınlatıyorlar?
Hz. Üstad'ın bazı kimselerin fazilette sahabe efendilerimizi geçebileceğine dair ifadeleri ne kadar doğru? Bu meseleyi nasıl anlamalıyız?
"Bir zaman Emirdağ’ında ikāmete me’mur edildim. Tek başıma bir menzilde, âdetâ bir haps-i münferid içinde bana çok ağır gelen bu tarassudlar ve tahakkümlerle bana işkence vermelerinden, hayattan usandım. Hapisten çıktığıma teessüf ettim. Ruh u cânımla Denizli hapsini arzuladım ve kabre girmeyi istedim. “Hapis ve kabir, bu tarz-ı hayata müreccahtır” diyerek, ya hapse veya kabre girmeye karar verirk...
Bediüzzaman Hazretleri, 'Milletin imanının selameti yolunda dünyamı da feda ettim ahiretimi de...' demiştir. Ahireti feda etmesini nasıl anlamalıyız?
Bela insanın diline bağlıdır. Bir kimse bir şeyi "yapmam" dedi mi, şeytan her işini bırakıp onu yaptırana kadar uğraşır hakikatini nasıl anlamalıyız?
Kur’anın belağatinin mucize olması ne anlama geliyor?
14. Lema'nın 2. makamında geçen Besmele'nin sırları demekle ne kastediliyor? Sır kelimesini nasıl anlamalıyız?
Üstad, tesettür risalesinin haşiyesinde 350 bin tefsir olduğuna işaret ediyor. Bazı kimseler bu sayının bu kadar yüksek olmadığını söylüyorlar. Bu ifadenin hakikati nedir? nasıl anlamalıyız?
4. Şua'nın Birinci Mertebe-i Nuriye-i Hasbiyede geçen ''Bilhassa Kur’ân’a mensubiyeti ve kabûl-ü Nebevî ve inşâallâh marzî-i İlâhî cihetiyle bir ân-ı vücûdu ve nazar-ı Rabbânîye mazhariyeti, umum ehl-i dünyânın takdîrinden daha ziyâde kıymetdar bildim.'' Bu cümledeki "ân-ı vücûdu" ifadesinden ne anlamamız gerekiyor? Bu cümleyi Risale-i Nur penceresinden izah eder misiniz?
Hadis-i şerifte geçen "burnu yerde sürtülsün" nasıl anlamalıyız?