İnsanlara imani hakikatleri tebliğ etmekten korkan veya riya olur düşüncesiyle çekinen birisi bu halden nasıl kurtulabilir? Her ortamda iman hakikatlerini (mesela seyahatte yanımıza oturan birsine veya arkadaş ortamlarında) anlatma sorumluluğumuz var mıdır? Tebliğ konusunda bilgi verir misiniz?
Peygamberimizin (sav) riyakârlığı şirk-i hafi olarak nitelendirmesinin sebebi nedir?
Bir kadın rüyasında müstehcen bir şey yapsa fakat cinsel doyuma ulaşmasa ve meni geldiğini de bilmese gusül ona farz olur mu?
Saç boyamak (gusül için) caiz mi?
Üstad Bediüzzaman Sahabeler bahsinde, "Âhirzamanda beni görmeyen ve iman getiren, daha ziyade makbuldür" mealindeki hadisi izah ediyor ve diyor ki, "sahabeler külli fazilette geçilemez. O rivayetler hususi fazilete dairdir, has bazı şahıslar hakkındadır." Hususi fazilet kısmını anlıyoruz. Fakat has şahıslar tabirini, bazı hususi kimseler sahabeleri geçer diye anlayabilir miyiz?
Şaka niyetiyle birini korkutmak veya şakalaşmada ölçü ne olmalıdır?
Bediüzzaman Üstadımız Emevi Camiinde hutbe verirken babasının Hafız Tevfik Ağabeye "Dilkkat et! İleride sen bu zata talebe olacaksın! diyor. Bediüzzaman Hazretleri de yıllar sonra Tevfik Ağabeye; "Ben seni o zaman talebeliğe kabul ettim." diyor diye duyuyoruz. Doğruluğu var mıdır?
Bazıları şefaati inkar ediyorlar? Şefaatin hak olduğunu nasıl izah edebiliriz?
Bediüzzaman Hazretleri şehit olan Ubeyd isimli talebesi için şu cümleyi kuruyor: "O beni ölmüş biliyormuş; benim için çok ağladığını söyledi." Başka bir yerde de; "Onlar kendilerini ölmüş bilmiyorlar, yalnız kendilerini daha iyi bir âleme gittiklerini biliyorlar, kemal-i saadetle müteleziz oluyorlar, ölümdeki firak acısını his etmiyorlar" diyor. Bu iki ifadeyi nasıl anlmalıyız? Birinde telezzüz e...
Sekine duasının nasıl okunacağına dair kesin bir rivayet var mıdır? Okunuşu nasıl olmalıdır?