Arama sonuçları: 1661 sonuç bulundu.

Kişilerin hidayete ermeleri kendi özgür iradeleri ve gayretleriyle olabilecekken, bizim biri için Allah'tan hidayet istememiz, o insan gayret etmediği sürece nasıl olacak merak ediyorum.
Hz. Peygamber (sav) dua edilirken ısrar ve tekrarı tavsiye etmektedir. Âyette ise duada dünyalık bir şeyi ısrarla istemek doğru olmadığını belirtiyor. "Fakat olur ki, bir şeyden hoşlanmazsınız ama, o sizin için hayırlıdır. Ve olur ki bir şeyi (de) seversiniz, hâlbuki o sizin için bir şerdir. Allah ise (sizin için hayır olanı) bilir de siz bilmezsiniz." Nasıl anlamak gerekir?
Dua ederken kendimde şöyle bir halet hissediyorum: "Sen duanı maddi ve manevi isteklerine alet ediyorsun. Halbuki dua ibadetin ta kendisidir ve ibadetler de Allah için olmalıdır. Dolayısı ile duan Allah için değil kendin içindir." Burada sanki bir tezat varmış gibi hissediliyor. Bu konu hakkında bilgi verebilir misiniz? Dua ederken nasıl bir halet-i ruhiyyeye sahip olmalıyız?
Dua ederken nasıl bir ruh hâli içinde olmalıyız? Ayrıca, “Kulum beni nasıl bilirse ben ona öyle muamele ederim” hadis-i kudsîsi sadece ahiret hayatı için mi geçerlidir?
Hastalar Risalesi'ndeki 17. Deva'nın haşiyesinde geçen "Evet bir kısım hastalıklar duanın sebebi vücudu iken dua hastalığın ademine sebep olsa duanın vücudu kendi ademine sebep olur. Bu da olamaz" bölümünü nasıl anlamalıyız?
Söz, nikah ve nişan gibi mübarek merasimlerde yapılabilecek güzel dualar nasıl olmalıdır? Arapça ve Türkçe olarak.
Dünya hayatını sevmemek ve dünya hayatından kendimizi soğutmak ve ahiret merkezli bir hayat yaşamak için nasil bir yol takip etmeliyiz ?
Hz. Üstad'ın talebelerine yazdığı bir mektupta "Dünyevî merakâver meselelere bakıp, vazife-i bâkiyenizde fütur getirmeyiniz." Bu cümleyi nasıl anlamalıyız izah eder misiniz?
"Dünyada içki içen cennete gitse bile içkiden mahrum olur" diye bir hadis okudum. Üstadın bu konuda şöyle bir yazısını okudum: "Orada herkes her nimetten derecesi nispetinde faydalanır" diyor. Buna göre bu hadis nasıl anlaşılmalıdır? Yani cennette bazı nimetlerden mahrum olmak söz konusu mudur?
Mektubat, üçüncü mektupta geçen; “Bir sene yirmi beş bin senelik uzun bir seyahata alışan küre-i arz...” kısmını nasıl anlamalıyız? Burada geçen yirmi beş bin seneden maksat nedir? Ve bir senede nasıl yirmi beş bin senelik mesafe kat edilir?