Arama sonuçları: 1158 sonuç bulundu.

Mülk ve melekût kavramlarını ve aralarındaki farkları izah eder misiniz.?
"...Ma‘lûmdur ki, adâvet ve muhabbet, nûr ve zulmet gibi zıddırlar."  Uhuvvet Risalesinde geçen bu cümleyi izah edebilir misiniz?
Diyorlar ki, "hepimiz ademin çocuklarıyız". O halde bütün insanlar kardeş olmuyor mu? herkes kardeşiyle evlenmiş olmuyor mu? Bunu bir izah eder misiniz?
"tevafuk ile işaretler eğer münasebet-i maneviyeye isnat etmezse ehemmiyeti azdır. Eğer münasebet-i maneviyesi kuvvetli ise ve onun bir Ferdi ve bir Masadaki hükmünde olsa ve müstesna bir liyakati bulunsa o vakit tevafuk ehemmiyetlidir." Burayı izah eder misiniz?
İhtar: İbadetin ruhu, ihlastır. İhlas ise, yapılan ibadetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır. Eğer başka bir hikmet ve bir faide ibadete illet gösterilse, o ibadet bâtıldır. Faideler, hikmetler yalnız müreccih olabilirler, illet olamazlar. (İşarat-ül İ'caz) Bu paragrafta geçen müreccih ile illet arasındaki farkı izah edebilir misiniz?
Ve keza, "Musibet taammüm ettiğinde elem hafif olur. Ben de emsalim gibiyim" diye yine yük altından kaçar. Fakat, musibet âmm olduğunda, elemi muzaaf olur, kat kat ziyade olur. Çünkü, kendisi gibi akrabası, ahbâbı da o musibete dahildir. Çünkü, insanın ruhu, ebnâ-yı cinsiyle alâkadardır. Ne kadar umumî olursa, o kadar da elemi fazla olur. ( Mesnevi Nuriye, Zeylü’z-Zeyl, osmn. 139) Üstadımız bu pa...
Musibet nedir? Musibetin çeşitleri nelerdir? Dine gelen musibet ne demektir ? İzah eder misiniz?
Risale-i Nurda geçen, "Meşhur bir söz var ki: "Musibet zamanı uzundur." Evet musibet zamanı uzundur. Fakat örf-ü nâsta zannedildiği gibi sıkıntılı olduğundan uzun değil, belki uzun bir ömür gibi hayatî neticeler verdiği için uzundur." cümlesini izah eder misiniz? Bu meselenin tayy-ı zamanla bir alakası var mı?
"Muhakkakki namaz, mü'minler üzerine vakitleri belirli (bir farz) olarak yazılıdır."  21.Söz'ün başına geçen bu âyette Müslüman kelimesi yerine neden mü'min kelimesi kullanılmıştır? Müslüman ve mü'min kavramlarının izahını yapar mısınız?
"Bu gibi vesvese ehl-i İtizale lâyıktır. Çünki onlar derler: "Medar-ı teklif olan ef'al ve eşya, kendi zâtında, âhiret itibariyle ya hüsnü var; sonra o hüsne binaen emredilmiş veya kubhu var; sonra ona binaen nehyedilmiş. Demek eşyada, âhiret ve hakikat nokta-i nazarında olan "hüsün ve kubh zâtîdir; emir ve nehy-i İlahî ona tâbi'dir."" (21. Söz)  Yukarıdaki yeri izah eder misiniz?