Bediüzzaman diyor ki, "Yanlış anlaşılmasın, Avrupa ikidir: Birisi, İsevîlik din-i hakikîsinden aldığı feyz ile hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye nâfi' san'atları ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları takib eden bu birinci Avrupa'ya hitab etmiyorum." Buradaki Avrupa'nın iyi tarafı ile anlatılmak istenen nedir?
"Evet, kuvvet hakta ve ihlâsta olduğuna bir delil, şu hizmetimizdir. Bu hizmetimizde bir parça ihlâs, bu dâvâyı ispat eder ve kendi kendine delil olur." Burayı izah eder misiniz?
Cennette erkeklere huriler verileceği söyleniyor, kimisi de bunun sadece hizmet eden kimse olacağını söylüyor. Eşimiz cennette hurilerle olacak mı? Sonuçta biz bayanların fıtratında eşimizin bize sadık olması, onun için biricik olmamız, tek sevdiği kimse olmamız çok önemli. Cennette kıskançlık yok deniliyor ama sonuçta normal şartlarda biz o durumu kıskanırız, yapay bi mutluluk gibi geliyor anlatt...
İkinci Lem'anın 3. vechinde, "Hastalıklar ve musibetler dini olmamak ve sabr etmek şartıyla o hizmete ve o ubudiyete çok muvafık olur." cümlesindeki hastalığın ve musibetin dini olma yönünü açıklar mısınız?
29. mektup, 9. kısım, 6. telvih, 3. nokta da üstadımızın tarikatle ilgili bazı teşhisleri var.....Diyor ki: "Bu dünya darül hizmettir..Darül mukafat değil...Madem hakikat budur uhreviyeye ait neticeleri dünyada istememek gerektir...Cunki cennetin meyveleri gibi, kopardıkça yerine gelmek sırrıyla baki hükmünde olan amel-i uhrevi meyvesini, bu dünyada fani bir surette yemek,kar-ı akıl değildir...Bak...
Şefkat Tokatları Risalesi'nde, "Kur'an hizmetinde bulunana; ya dünya ona küsmeli veya o dünyaya küsmeli. Tâ ihlas ile, ciddiyet ile hizmet-i Kur'aniyede bulunsun." deniliyor. İnsanın dünyaya küsmesini anlıyoruz da dünya insana nasıl küser?
Bediüzzaman hazretlerinin eski Said döneminde felsefe ile İslam'a hizmet ettiğini, yeni Said döneminde ise doğrudan İslamı esas tuttuğuna ilişkin, Risalelerde bahisler vardır. İkisi arasındaki somut fark nedir?
Risalelerde geçen "esrar-ı din" ve "esrar-ı şeriat" ifadeleri ne anlama geliyor? Yazı mektubunda da esrar-ı şeriate mübarek, halis kalemlerle hizmet edildiğinden bahseder. Bunu da izah edermisiniz?
Gayr-ı mülimlerin yanında çalışmak veya onlara hizmet etmek uygun mudur?
"Amelinizde rıza-yı İlahî olmalı. Eğer o razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer o kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse, sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. Onun için, bu hizmette doğrudan doğruya yalnız Cenab-ı Hakk'ın rızasını esas maksad yapmak gerek...