13. lema, 6. işarette "Hem insanın letaifi içinde teşhis edemediğim bir iki latife var ki: İhtiyar ve iradeyi dinlemezler. Belki mesuliyet altına da giremezler. Bazen o latifeler hükmediyorlar. Hakkı dinlemiyor. Yanlış şeylere giriyorlar" Cümlesini açıklar mısınız?
"Hem insanın letâifi içinde teşhîs edemediğim bir iki latîfe var ki, ihtiyâr ve irâdeyi dinlemezler; belki mes’ûliyet altına da giremezler. Bazen o latîfeler hükmediyorlar, hakkı dinlemiyor, yanlış şeylere giriyorlar." Buradaki iki letaife nedir? Nasıl anlamalıyız? İradeyi dinlememesini örneklerle izah edebilirmisiniz?
Asayı Musa'da geçen, "Ve hiç bir Müslüman, hakikî Yahudi veya Mecusi veya Nasrani olmaz. Belki dinsiz olur, seciyeleri bozulur; vatana, millete muzır bir halete girer." cümlesini açıklar mısınız? Niçin başka bir dine giremez?
Tesettür Risalesi'nde geçen, "Maddeten tesiri tecrübe edilen belki semlendiren (zehirleyen) pis nazarlardan" cümlesini açıklar mısınız? Tecrübe edilen şeyler neler olabilir?
Bazı boya türlerinin abdeste engel olduğunu, bazılarının olmadığını biliyorum. Sorum şu: Çorap, gibi eşyalar bazen vücuda boyasını bulaştırıyor. Bu boya mürekkep gibi gözüküyor. Deriye bulaşan kısmı su ile temizlenebiliyor, belki azıcık iz kalıyor. Bazen tırnak aralarında kalıyor, ne kadar temizlemeye gayret etsek de küçük küçük izler kalıyor. Bunlar abdeste mani midir? Bu şekilde kılınan namazın ...
Bir kişinin benin üzerimde kul hakkı var. Bu kişiyi ömrümde belki bir daha göremeyeceğim. Bu hakkı onun adına sadaka yoluyla verebilir miyim?
Evet bir kelâm, “Kimden gelmiş? Ve kime gelmiş? Ve ne için denilmiş?” olması cihetiyle, kıymeti ve ulviyeti ve belâgati tezâhür etmesi noktasından, Kur’ân’ın misli olamaz. Ve ona yetişilemez. Çünki Kur’ân, bütün âlemlerin Rabbi ve Hâlik’ının hitâbı ve konuşması; ve hiçbir cihette taklîdi ve tasannuu ihsâs edecek bir emâre bulunmayan bir mükâlemesi; ve bütün insanların nâmına, belki bütün mahlûkātı...
Sözler eserinde s. 88'de geçen "Belki i‘dâmdan ve hapisten gayet zâhir olarak Kur’ân affettiğinden, o da sarf-ı nazar edip ve mevcûdâtı kendileri hesabına hizmetten azlederek Fâtır-ı Zülcelâl hesabına istihdâm edip..." ifadesindeki "Kur'ân'ın affettiği" tabirini nasıl anlamalıyız?
'belki bütün mahlukat peygamberimizin duasına iştirak ederek; evet ya Rabbena istediğini ver biz de onun istediğini istiyoruz' diyorlar.
Mahlukatın Allahı zikir ettiğini biliyoruz. Fakat bekayı istediklerini peygamberimizin duasına iştiraklerini nasıl anlıyoruz. Özellikle nebatat taifesinin?
10.söz 12.hakikatte geçen 'belki ekser mevcûdâtta, sağa sola açılır perdeler gibi vecih ve keyfiyetleri vardır ki, bir vechi Sâni‘e şehâdet ettiği gibi, diğer vechi de haşre işaret eder.' kısmını izah eder misiniz?