Arama sonuçları: 382 sonuç bulundu.

"İşte bunun gibi, hadsiz emârelerle gösteriyor ki, mevcudât-ı havâiye olan hurûfun, hususan hurûf-u kudsiyenin ve Kur’âniyenin, hususan evâil-i sûredeki şifre-i İlâhiyenin hurûfâtı, muntazam ve nihâyetsiz hassas ve zamansız emirleri dinler ve yapar gibi göründüğünden, elbette zerrât-ı havâiyede kudsiyet noktasında emr-i  كُنْ فَيَكُونُ ’un cilvesine ve İrâde-i Ezeliyenin tecellîsine mazhar hurûfât...
25. Söz 2. surette geçen  قُلْ هُوَ اللهُ أَحَدٌ’de altı cümle var: "üçü müsbet, üçü menfi. Altı mertebe-i tevhidi ispat etmekle beraber, şirkin altı envâını reddeder. Herbir cümlesi, öteki cümlelere hem delil olur, hem netice olur. Çünkü herbir cümlenin iki mânâsı var. Bir mânâ ile netice olur, bir mânâ ile de delil olur. Demek, Sûre-i İhlâsta otuz Sûre-i İhlâs kadar, muntazam, birbirini ispat ed...
İsmi Adl hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Ayrıca ism-i azamdan bir cüz olmasının bir hikmeti ne olabilir?
Sikke-i Tasdik-i Gaybi'de geçen "...bu hakikate binaen bu şehre bir kutup bir gavs-ı azam gelse seni on günde velayet derecesine çıkaracağım dese sen risale-i nuru bırakıp onun yanına gitsen Isparta kahramanlarına arkadaş olamazsın." cümlesini izah eder misiniz?
Azametli bahtsız bir kıt‘anın, şânlı tâli‘siz bir devletin, değerli sâhibsiz bir kavmin reçetesi, ittihâd-ı İslâmdır.” Cümlesini açıklar mısınız; "kıt'a", "devlet" ve "kavim" hangileridir?  
"Bu kâinât, o kadar ma‘nîdâr ve muntazamdır ki, mücessem bir kitâb-ı Sübhânî ve cismânî bir Kur’ân-ı Rabbânî ve müzeyyen bir saray-ı Samedânî ve muntazam bir şehr-i Rahmânî suretinde görünüyor." Bu cümleyi açıklayabilir misiniz?
"Hem insan hodgâmlık ve zâhirperestliğiyle beraber, her şeyi kendine bakan yüzüyle muhâkeme ettiğinden, pek çok mahz-ı edebî olan şeyleri hilâf-ı edeb zanneder. Meselâ âlet-i tenâsül-ü insan, insan naza­rında bahsi hacâlet-âverdir. Fakat şu perde-i hacâlet, insana bakan yüzdedir. Yoksa hilkate, san‘ata ve gāyât-ı fıtrata bakan yüzler öyle perdelerdir ki, hikmet nazarıyla bakılsa, ayn-ı edebdir. Ha...
İhlas Risalesi'nde geçen, "Bilirsiniz ki, Hazret-i Ali Radıyallâhü Anh o mu‘cizevârî kerâmetiyle; ve Hazret-i Gavs-ı A‘zam, o hârika kerâmet-i gaybiyesiyle, sizlere bu sırr-ı ihlâsa binâen iltifât ediyorlar ve himâyetkârâne teselli verip, hizmetinizi ma‘nen alkışlıyorlar. Burada Hz.Ali'nin mucizevari kerameti ile Gavs-ı Azam'ın keramet-i gaybiyesi nedir ve manen alkışlamaları nası oluyor?
2.Lemada geçen; "Güya insan, o ârızalarla, ayrı ayrı binler kalemi tazammun eden müteharrik bir kalem olur. Sahîfe-i hayatında veyahud levh-i misâlîde mukadderât-ı hayatını yazar, esmâ-yı İlâhiyeye bir i‘lânnâme yapar ve bir kasîde-i manzûme-i Sübhâniye hükmüne geçip, vazîfe-i fıtratını îfâ eder." cümlesini açıklar mısınız?
Bediüzzaman Hazretleri Namazlardan sonraki tesbihat tarikat-ı Muhammediye (a.s.v.) dır der. Kasd edilen 33 defa Sübhanallah 33 defa Elhamdulillah 33 defa da Allah-u ekber zikrimidir? Bununla beraber devamında ya Cemilü ya Allah, ya Karibu ya Allah diye devam eden tercümanı ismi azam da bu ifadeye dahil midir?