Münafık özeliklerini taşıyan bir kimse nasıl tövbe etmelidir nasıl kurtulmalıdır?
"tevafuk ile işaretler eğer münasebet-i maneviyeye isnat etmezse ehemmiyeti azdır. Eğer münasebet-i maneviyesi kuvvetli ise ve onun bir Ferdi ve bir Masadaki hükmünde olsa ve müstesna bir liyakati bulunsa o vakit tevafuk ehemmiyetlidir." Burayı izah eder misiniz?
Hanımlar Rehberinin 9. sayfasında yer alan "şayet size münasib olmayan bir erkek kısmet olsa, siz kısmetinize razı olunuz ve kanaat ediniz." cümlesini açıklayabilir misiniz? Bu kısımda denk olmayan birine neden razı olunması isteniyor. Sonuçta evlilik hayatı kişiyi ve gelecek neslini de etkileyecektir.
Münazarat'ta geçen, "...Bununla beraber kim dese zaman berbat oldu. Eskisine temayül gösterse, BİLMEDİĞİ HALDE İSLAMİYETİN MUHALEFETİNDEN NEŞET EDEN ESKİ SEYYİATI, BAZI ECNEBİLERİN ZANNI GİBİ, İSLAMİYETE İSNAT ETMEKTİR." ifadelerinin ne anlama geldiğini açıklar mısınız?
İhtar: İbadetin ruhu, ihlastır. İhlas ise, yapılan ibadetin yalnız emredildiği için yapılmasıdır. Eğer başka bir hikmet ve bir faide ibadete illet gösterilse, o ibadet bâtıldır. Faideler, hikmetler yalnız müreccih olabilirler, illet olamazlar. (İşarat-ül İ'caz)
Bu paragrafta geçen müreccih ile illet arasındaki farkı izah edebilir misiniz?
Risale-i Nur hizmetinde yazı için neden mürekkep ve divit kullanılıyor?
Hak dinden dönüp Mürted olan bir kişi daha sonra tövbe edip yeniden Müslüman olursa, İlk İslâmî hayatında yaptığı ibadet ve sevaplarının durumu ne olur? Mezheplerin bu konu hakkındaki görüşleri nelerdir?
Bazı Kuran meallerinde Hz. Musa(as) kıssasında ejderhadan bahsediliyor. Ejderha mitolojik bir kavram değil midir, yoksa mealde büyük yılan manasında mı kullanılmış?
Müsbet hareketi açıklar mısınız? Bunu bu zamanda nasıl uygulayabiliriz?
Ve keza, "Musibet taammüm ettiğinde elem hafif olur. Ben de emsalim gibiyim" diye yine yük altından kaçar. Fakat, musibet âmm olduğunda, elemi muzaaf olur, kat kat ziyade olur. Çünkü, kendisi gibi akrabası, ahbâbı da o musibete dahildir. Çünkü, insanın ruhu, ebnâ-yı cinsiyle alâkadardır. Ne kadar umumî olursa, o kadar da elemi fazla olur. ( Mesnevi Nuriye, Zeylü’z-Zeyl, osmn. 139)
Üstadımız bu pa...