"Sadık ilhamlar, gerçi bir cihette vahye benzerler ve bir nevi mükâleme-i Rabbaniyedir" sözünden sadık olmayan ilhamların da olabileceği söyleniyor. Buradan yola çıkılarak sadık olmayan ilhamların da olabileceği söylenebilir mi?
Şafii mezhebinde sözlü olarak oruca niyet farz mıdır? Sadece kalben oruca niyet (kastetmiş) etmiş olsam orucum kabul olur mu, kelimelerle bunu ifade etmek farz mıdır?
Şahs-ı manevi ne demektir? Üstad Bediüzzaman, risalelerinde şahs-ı manevden gelen büyük kazançlardan bahsetmiştir. Diğer cemaatlerde de bu gibi bir kazanaç söz konusu mu? Söz konusuysa neden Üstad gibi bahsetmiyorlar?
Birinci sözde geçen "en güvendiğin salabet ve hararet emir tahtında hareket ediyorlar" cümlesindeki, salabet ve hararet ehl-i felsefenin nasıl temel taşı olmuş ve ne demektir? Yani sertliğe ve sıcaklığa güvenlerini hangi fikirlerle ortaya koymuşlardır?
"Aynen öyle de, biz de ilm-i usûl ve fenn-i mantıkça sebr ü taksim denilen en kat'î bir hüccetle deriz: Ey şeytan ve ey şeytanın şakirdleri! Kur'an, ya arş-ı a'zamdan, ism-i a'zamdan gelmiş bir kelâmullahtır veyahut -hâşâ sümme hâşâ, yüzbin kerre hâşâ- yerde sahtekâr ve Allah'tan korkmaz ve Allah'ı bilmez, itikadsız bir beşerin düzmesidir. Bu ise ey şeytan, sâbık hüccetlere karşı bunu sen diyemedi...
Sekine için üstad, "kim saadete mazhar ise, said ise, şaki değilse o isim onun boynunda mübarek bir gerdanlık hükmünde bir nüsha olur" Cümlesindeki bu müjdeye mazhar olabilmek için sekine duasından istifademiz nasıl olması lazım. Aynı zamanda boyunda da taşımak lazım mı? Yoksa bu söz mecazi bir ifade midir?
15. söz 2. basamakta geçen, "elbette cesed-i misali giymiş ve ervah gibi hafif ve latif bir kısım sekene-i arz ve hava semaya gidebilirler." Burada bahsi geçen sekene-i havadan kasıt nedir ve semaya gitmesi ne şekildedir. açıklayabilir misiniz?
''Şeriatte şu senindir bu benim, tarikatte hem senindir hem benim, hakikatte ne senindir ne benim'' bu ifadeyi biraz açar mısınız. Risale-i Nur'un bu söz ile ilişkisi ne olabilir?
Bir Risale sohbetinde, "Şeytan yaratılmasaydı insanların makamı sabit olacaktı ve Hz. Ebubekir (r.a.) gibi en yüksek makam sahibi zatlar ile Ebu Cehil gibi en kötü kişiler bir seviyede kalacaktı, makamları yükselmeyecekti" diye anlatıldı. Olaya Hz. Ebubekir gibiler açısından baktığımızda iyi bir şey olarak görüyoruz. Fakat tam tersinden bakarsak bu sefer de ebedi cehennem söz konusu oluyor. Bu dur...
Münacat Risalesi'nde geçen "Ey şiddet-i zuhurundan gizlenmiş ve ey kibriya-yı azametinden tesettür etmiş olan Sâni-i Hakîm ve Hâlık-ı Rahîm"
sözünü izah edebilirmisiniz?