Hayrat vakfı camiası olarak Üstad Bediüzzamanın yolu olan hatt-ı Kuran üzerinde kararlılıkla durduğunuzu biliyoruz. Ancak neşriyat olarak Osmanlıca-Latince eserde bastığınızı görüyoruz. Nur cemaatine mensup bazı gruplar bu konuda ilk önce taviz verilmediğini sonra ise latince basma noktasında bir yol izlendiğini söylüyor. Hayrat neşriyatın Latince mukayeseli eser basmasındaki sebep nedir?
Nur Talebeleri'nin latin alfabesine karşı duruşunda değişiklik var mı? Risalelerin Omanlıca-latince mukayeseli olarak basılması hizmetin bu duruşunda bir gerileme anlamına gelmez mi?
"...Ma‘lûmdur ki, adâvet ve muhabbet, nûr ve zulmet gibi zıddırlar." Uhuvvet Risalesinde geçen bu cümleyi izah edebilir misiniz?
"şu bin üçyüz elli bir tarih-i acibesine ve Saidin bir cihette müntehayı mücahedesine işaret ediyor?" derken Üstad hangi mücadelenin sonundan bahsetmiş olabilir?
Risale-i Nur hizmetinde yazı için neden mürekkep ve divit kullanılıyor?
Müsbet hareketi açıklar mısınız? Bunu bu zamanda nasıl uygulayabiliriz?
"Hayat, musîbetler ve hastalıklarla safileşir, terakki eder, hayatın gerçek netîcesi ortaya çıkar." açıklar mısınız?
Müslüman İsevi tabirini üstad kullanmış mı?
"Hem, namaz kılanın diğer mübah dünyevî amelleri, güzel bir niyet ile ibâdet hükmünü alır." Bu cümleyi nasıl anlamamız gerek? Ben böyle anlıyorum: Bir insan namaz kılıyorsa onun hayatı dine hizmet ediyor. Ondan dolayı hayatına hizmet eden hersey yine ibadet olur. Mesela uyumak, yemek, çalışmak hayatına hizmet eder ve hayatıda dine hizmet eder. Essebebu kel fail kaidesine göre uyumak, yemek ve çalı...
Faiz alan veya namaz kılmayan bir kimsenin yemeğini yemenin hükmü nedir? Bunun maneviyata zararı var mıdır?