Tüm insanlara peygamber gelmiş midir? Birçok insanın tebliğ ulaşmadan ölmesinin hikmeti nedir? Örneğin fetret devri gibi. Peygamberimizin(SAV) ümmetinden bile bir sürü kişi tebliğsiz öldüler. Bunlarla alakalı alimler ne söylüyor. Cennet ehli olduklarını biliyorum. Hikmetini merak ediyorum.
Muhakematta geçen "...hilkatte cârî olan kavânîn ve nevâmis-i ilâhiyeye İslâmiyet’i tatbik ve mutâbık olduğunu isbat.." cümlesini izah eder misiniz?
Ehl-i tarikte büyük velilerden himmet isteme adeti var. Keza dualarda yine büyük zatları vesile etme var. Şirkle ilgili bir kısım ayetlere göre bu uygulamaları yanlış bulanlar var. Meselenin aslı nedir?
Üçüncü nokta şudur: O Zât-ı Zülcelâl’in iki vasf-ı kemâlden iki şer‘i tecellî. Vasf-ı irâdeden gelen meşîetle takdîrdir, o da şer‘-i tekvînî. Vasf-ı kelâmdan gelen şerîat-ı meşhûre. Teşrîî evâmire karşı itâat, isyannasıl olur, öyle de tekvînî evâmire itâat ve isyan olur. Birincisi gāliben dâr-ı uhrâda görür mücâzâtı, sevabı. İkincisi ağleben dâr-ı dünyâda çeker mükâfât ve ikābı. Meselâ nasıl, sabr...
Kainatın ölçüsü nedir? Yani neye göre değerlendirilmeli? Örneğin; bize göre sert olan bir taş bir gergedan için yumuşak olabilir. Ya da, dünyamız bize göre çok büyük, evrene göre çok küçük, Rabbimiz için ise küçük büyük farksız vs. Kainattaki herhangi birşey değerlendirirken ölçü ne olmalı.?
Kitab-ı Mübini açıklar mısınız?
Bediüzzaman Hazretleri risalelerinde sıklıkla Kur'an'a hizmet edenlerin ilâhî bir inayet, bir koruma ve yardım altında olduklarından bahsediyor. Bu ilâhî koruma, kaza ve belalardan da tamamen korunacakları anlamına gelir mi?
Bir kedi bir sincabı yakalarken sincabı kurtarmalı mıyız? Kedi sincabı yakalayınca üzülüyorum. Ama eğer kediye engel olursam da kedinin rızkını elinden almış gibi oluyor?
Risale-i Nur ile tarikat arasındaki fark nedir?
"İnsanda cisimden başka nasıl akıl, kalb, ruh, hayâl, hâfıza gibi ma‘nevî vücûdlar da var." (Sözler, Otuz Birinci Söz, s. 251) cümlesinden mezkur letaifin müstakil birer vücudu olduğu anlıyoruz. Ancak birbirleri ile alakadarlıkları noktasında ruhun birer cihazı, ruha takılmış birer latifeler olduklarını ifade eden bir ibare risalede mevcut mudur?