Arama sonuçları: 4564 sonuç bulundu.

Bir kısım müslümanların; Kuran okurken, hutbe okunurken, namazda sure okurken vb anlamını tam bilmedikleri halde aslı olan arapça şekliyle amel etmeleri hakkında, bazı çevrelerin " Şu insanlara bak! Hala anlamını bilmedikleri şeyleri okuyorlar?" gibi söylemlerine nasıl cevap verilebilir?
Hanefi Mezhebine göre Ramazan orucu borcu olan bir kişi, Şevval orucu veya nafile oruç tutabilir mi? 
Bediüzzaman hazretleri Kastamonu Lahikasında "Feraizi işleyen kebairi terk eden inşallah kurtulur" diyor. Ancak Asayı Musa mecmuası 11. şua 4. meselesinde ise; "hatta bir ehli keşif ve tahkik bir yerde 40 vefiyattan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş, ötekiler gayb etmişler," diyor.(camii cemaati diye biliyorum yanlış değilsem) Bu iki parça birbirine zıt gibi duruyor. izah...
Sünnet-i Seniyye sadece nafilelerden ve adaplardan mı ibarettir?
Fasık kime denir ve fasığın gıybeti caizmidir?
Risale-i Nur'da 22. Mektupta Gıybet bahsinde gıybetin caiz olduğu bir yer için şu ifadeler geçiyor: "Birisi de, o gıybet edilen adam fâsık-ı mütecâhirdir. Yani fenâlıktan sıkılmıyor. Belki işlediği seyyiâtla iftihâr ediyor. Zulmü ile telezzüz ediyor. Sıkılmayarak âşikâre bir sûrette işliyor."  Bu ifadedeki fasık-ı mütecahir kimdir? Bir kimsenin Fasık-ı Mütecahir olduğu nasıl anlaşılır? Ve birisi F...
Namaz kılarken Fatiha suresini okuduktan sonra tekrar zammı sure olarak Fatiha suresi okunabilir mi? Zammı sure hakkında bilgi verir misiniz? 
Emirdağ Lahikası'nda geçen; "Hem de İslâmiyet güneşinin tutulmasına, inkisâfına ve beşerî tenvîr etmesine mümânaat eden perdeler açılmaya başlamışlar. O mümânaat edenler, çekilmeye başlıyorlar. Kırk beş sene evvel o fecrin emâresi göründü. 71’de fecr-i sâdıkı başladı ve başlayacak." Bu cümleyi izah edebilir misiniz?
Nur Külliyatı’nda geçen tabiiyyun, maddiyyun, sofestai, maddeye ezeliyet verenler gibi cereyanları kısaca izah eder misiniz?
"...o vakte kadar ulûm-u felsefeyi ulûm-u İslâmiye ile beraber havsalama doldurup, o ulûm-u felsefeyi, pek yanlış olarak, maden-i tekemmül ve medar-ı tenevvür zannetmiştim. Halbuki, o felsefî meseleler ruhumu çok fazla kirletmiş ve terakkiyât-ı mâneviyemde engel olmuştu. Birden, Cenâb-ı Hakkın rahmet ve keremiyle, Kur’ân-ı Hakîmdeki hikmet-i kudsiye imdada yetişti. Çok risalelerde beyan edildiği g...