Şimdi matbaalar Kur'an hattıyla risaleleri basıyor ve neşr ediliyor. Eskisi gibi değil. O halde Risale-i Nur'u el ile yazmaya lüzum kalıyor mu?
"İkinci yol, îmân-ı bilgayb cihetinde, sırr-ı vahyin feyziyle, burhânî ve Kur’ânî bir tarzda, akıl ve kalbin imtizâcıyla, hakkalyakîn derecesinde bir kuvvet ile, zarûret ve bedâhet derecesine gelen bir ilmelyakîn ile hakāik-i îmâniyeyi tasdîk etmektir. Bu ikinci yol, Risâle-i Nûr’un esası, mayası, temeli, ruhu, hakîkati olduğunu hâs talebeleri görüyorlar. Başkaları da insafla baksalar, Risâle-i Nû...
İnsanlara imani hakikatleri tebliğ etmekten korkan veya riya olur düşüncesiyle çekinen birisi bu halden nasıl kurtulabilir? Her ortamda iman hakikatlerini (mesela seyahatte yanımıza oturan birsine veya arkadaş ortamlarında) anlatma sorumluluğumuz var mıdır? Tebliğ konusunda bilgi verir misiniz?
Riyânın gizli şirk olduğunu nasıl açıklayabiliriz?
"Evet, zîhayatın bedeninde şahm suretinde iddihar edilen rızk-ı fıtrî, hadd-i vasat olarak kırk gün mükemmelen devam eder. Hattâ bir marazın veya bir istiğrak-ı ruhanî neticesinde iki kırkı geçer." Burda maraz da açlık nasıl uzuyor ve rızk-ı fıtri ne demektir?
İşarat’ül İ’cazda geçen “Bu ta‘mîrât da, bütün a‘zânın erzâk mahzeni hükmünde olan, Cenâb-ı Hakk’ın bir kanun-u mahsûsla ihzâr ettiği o madde-i latîfeden alınan eczâ ile yapılır.” Bu kısımda, madde-i latifeden maksat nedir? Ayrıca aynı yerde geçen dört matbah ve dört süzgeç nedir?
Cenab-ı Hakkın Rabbliğini, Rububiyetini anlatırken, terbiye edicilik ifadesi kullanılıyor. Bunu izah eder misiniz?
Ruh ile ilgili bir malumat verebilir misiniz? Ruh nasıl bir şeydir?
Ruh insanın neresindedir. Ruh kalp de mi? Günümüz Tıp dünyasında açık kalp ameliyatı yapılmakta, doktorların geçici olarak kalbi yerinden söküp kalp üzerinde belirli bir çalışma yaptıktan sonda yerine taktıklarını biliyoruz. Buna bağlı olarak ikinci sorum bu şekilde, bir ameliyata maruz kalan bir insanın yani narkoz yiyen yarı ölü diyelim O zaman ruh nerede oluyor?
"İnsanda cisimden başka nasıl akıl, kalb, ruh, hayâl, hâfıza gibi ma‘nevî vücûdlar da var." (Sözler, Otuz Birinci Söz, s. 251) cümlesinden mezkur letaifin müstakil birer vücudu olduğu anlıyoruz. Ancak birbirleri ile alakadarlıkları noktasında ruhun birer cihazı, ruha takılmış birer latifeler olduklarını ifade eden bir ibare risalede mevcut mudur?