Gençlik Rehberinde, "Kabre girilen üç yol var bunlardan ikisi bedihidir" derken ikisi ile hangileri kasdediliyor?
Gençlik Rehberi'nde kabre üç tarzda üç yol ile girildiğinden bahsediliyor. Cennet ve cehennem yolu nasıl bu şekilde üç yol olarak geçiyor?
"Kader fetva verdi" cümlesinin hakikati nedir?
Kaderimiz belli, o vakit neden birileri kötü olmaya devam ediyor?
1. Bir otobüs düşünün. içinde onlarca kişiyle şaranpole yuvarlanıp bazıları vefat ediyor. Bazıları da yaralı olarak kurtuluyorlar. Otobüsün şaranpole yuvarlanma işini Allah mı yapıyor. Yani Allah o anda şoförun iradesini mi alıyor. Ölenler ve yaralananların kaderi bu şekilde mi oluşuyor?
2. Bir katil düşünün bir de maktul. Katile öldürme meylini veren Allah mıdır? Yani öldürme şartlarını Allah mı...
Bütün olaylar kader midir?
Kur'anda teslimiyet ile ilgili bir çok ayet var ve hepsine kalben inanıyorum. Bu hislerle şunu sormak istiyorum: "Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz" ayeti, benim içimdeki pozitiv ve negativ istekler ile onları uygulamamın da "Allah'ın takdiriyle yazılmış ve hükmedilmiş" şeyler olduğu anlamına geliyor mu?
Kader ve kazada, atânın hükmü nedir? Levhi mahfuzda var olan bir şey atâ ile değişir mi? Mesela sadaka belayı def eder. Hadisinde sadakanın kaderde var olan bir belayı değiştirdiği söylenebilir mi? Eğer levhi mahfuzda bir değişme olduğunu söylersek, bu durum Cenabı Hakkın her şeyi bilmesi gerçeğiyle zıt düşmez mi?
“Cebir ve i‘tizâlde birer dâne-i hakîkat bulunur” Ey tâlib-i hakîkat! Mâzîye hem musibet; müstakbel ve ma‘siyet ayrı görür şerîat. Mâzîye, mesâibe nazar olur kadere, söz olur cebriye. Müstakbel ve meâsî, nazar olur teklîfe, söz olur i‘tizâle. İ‘tizâl ile Cebir şurada barışırlar. Şu bâtıl mezheblerde birer dâne-i hakîkat mevcûd, mündericdir, mahsûs mahalli vardır. Bâtıl olan ta‘mîmdir." (Lemaat)
...
Kader Risalesi Birinci Mebhasta geçen "Nihayette Cenab-ı Hakk'a verilecek olan cüz-i ihtiyarî" Tabirinden ne anlamalıyız? Bu ifadeyi biraz açar mısınız? Bu ne demektir? Hasenat kısmını zaten Cenab-ı Hakk'a vermiş, seyyiat kısmının da talebini kendimize, icadını Cenab-ı Hakk'a vermiş idik. Şimdi ise bu tabir ile aynen bu mu tekraren ifade ediliyor yoksa başka bir mana mı var?