Gençlik Rehberinde, "Kabre girilen üç yol var bunlardan ikisi bedihidir" derken ikisi ile hangileri kasdediliyor?
Sualinizin cevabı için önce Gençlik Rehberi’ndeki yeri beraberce okuyalım:
“Kabir var, hiç kimse inkâr edemez. Herkes ister istemez oraya girecek. Ve oraya girmek için de üç tarzda üç yoldan başka yol yok.
Birinci yol: O kabir, ehl-i iman için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır.
İkinci yol: Âhireti tasdik eden, fakat sefahet ve dalalette gidenlere, bir haps-i ebedî ve bütün dostlarından bir tecrid içinde bir haps-i münferid, yalnız başına bir hapis kapısıdır. Öyle gördüğü; ve itikad ettiği ve inandığı gibi hareket etmediği için öyle muamele görecek.
Üçüncü yol: Âhirete inanmayan ehl-i inkâr ve dalalet için bir i'dam-ı ebedî kapısı... Yani hem kendisini, hem bütün sevdiklerini i'dam edecek bir darağacıdır. Öyle bildiği için, cezası olarak aynını görecek. Bu iki şık bedihîdir, delil istemiyor, göz ile görünür.”
Burada kasdedilen iki şık son iki şıktır. Çünkü birinci şıkta, “O kabir, ehl-i iman için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır.” diyor. Bu şık bedihi, yani apaçık değil. Ancak ahrette görünecek. Diğer iki şıkta kasdolunan bedihilik ise, ahretteki halleri değil, bu dünyada o kimselerin kabri nasıl gördükleridir.
Yani ahretin geleceğini bilen fakat oraya hiçbir hazırlık yapmayan, hatta aksine hareket eden kimselerin kabri ve ahreti düşündüklerinde “orada halimiz harab” diye düşünmeleri kaçınılmazdır. İkinci grup ise ahrete inanmadıkları için ölümü ve kabri ebedî bir yokluğun başlangıcı olarak görecekleri de kaçınılmaz bir durumdur. Bu iki grubun kabri böyle görerek daha kabre girmeden sıkıntılara düşeceği âşikârdır.
"İdâm-ı ebedî" ifadesini izah eder misiniz? İdam, yok etmek manasına da geldiğine göre burada anlatılmak istenen nedir?
Ahirete inanmayan insanlar, ölümü hem kendilerini, hem bütün sevdiklerini ebediyen yok edecek korkunç bir son olarak düşünürler. Ebedî yok oluşun ve ebedî ayrılıkların başlangıcı olarak görürler. Fakat böyle görseler de hiç kimse ölümle ebedî yokluğa gitmez. Hak dini inkâr eden inançsız insanların gideceği yer yokluk değil, ebedî cehennemdir. Kur’an’da var olan ayetler bunu kesin bir şekilde isbat eder. Ehl-i sünnet inancı da böyledir.
O zaman, “Cezası olarak aynını görecek” ifadesini nasıl anlamak lazım?
Kimse için ebedî yokluk olmadığı dinimizce kesin bir hakikat olduğuna göre, bu cümlenin tevili ve izahı şarttır. Cümlenin sahibi olan Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin burada tam olarak ne kasdettiğini en iyi Allah bilir. Fakat tahminimizce, muradı şöyle olabilir:
Dinsiz insanlar ölümü korkunç bir yok oluş olarak görürler. Bunun özü ise, ölümün dehşetli bir bela olmasıdır. Evet, düşündükleri gibi ölüm onların başına dehşetli bir bela olarak gelecek ve ölümle beraber ebedî bir azabın içine düşeceklerdir. Sevdiklerinden de ebediyen ayrılacaklar ve sevdikleri onlar için ebediyen yok olmuş gibi olacaktır. Allahu a’lem bi’s savab…