"Hem büyük bir ricam var, beni hastahaneye sevk etmeyiniz. Bütün hayatımda, hususan bu yirmi iki sene tecrid-i mutlak ömrümde tahammül edemediğim bir vaziyete, yani tanımadığım hastabakıcıların hükmü altına mecbur etmeyiniz." Üstad niye hastabakıcıların ona bakmasını "tahammül edilemez" olarak nitelendiriyor?
"Ben kendim, belki yüz def‘adan fazla tecrübe etmişim ki; bir mü’min kardeşe adâvetim vaktinde, o adâvetten öyle bir azab çekiyordum ki, şübhe bırakmıyordu, bu seyyieme muaccel bir cezâdır, çektiriliyor." (28.lema sayfa 308)
1) Üstadımızın adavet etmesini nasıl anlamalıyız? Adavet ettiğini söylemeside de bir fazilettir ama dini emirlere en yüksek hassasiyeti gösteren ve herşeyini feda eden biri...
''Bitlis vilâyetine tâbi Nurs köyünde doğan ben, talebe hayatımda rastgelen âlimlerle mücâdele ederek, ilmî münakaşalarla karşıma çıkanları inâyet-i İlâhiye ile mağlûp ede ede İstanbul’a kadar geldim'' (Şualar) Üstadın ifade ettiği ''münakaşa,mücadele'' ifadeleri o zamanın eğitim anlayışından mı ileri geliyor?
Sikke-i Tasdik'te Mevlana Halid'in Üstad Bediüzzaman'ın hemşehrisi olduğu yazıyor. Üsdat Bitlis Nurs köyünden, Mevlana Halid ise Irak Süleymaniye şehrinden. Nasıl hemşehri oluyorlar?
Üstadın ilk eserlerinden olan Sünuhat, Tuluat gibi eserler neşrediliyormu? Bu eserlerde yer alan bazı cümlelerin değiştrildiği söyleniyor asılları varmı acaba?
Üstad Bediüzzaman'ın 1960'da vefatından sonra Nur Cemaati içinde yaşanan bazı olumsuz gelişmelerin sebebi nedir?
Risale-i Nur'da Emirdağ lahikası 43. mektubun son 3 satırında geçen "Zaten ben uveysî bir surette doğrudan doğruya hakikat dersimi Gavs-ı Azam ks. Ve Zeynel Abidin Ra. ve Hasan Ra. ve Hüseyin Ra. vasıtasıyla İmam Ali'den ra. almışım" cümlesinde geçen uveysî bir surette doğrudan doğruya ders almayı nasıl anlamalıyız?
Bir müslüman günlük zaman nimetinden en iyi bir şekilde faydalabilmesi için Sünnet-i Seniyye ışığında en uygun uyku düzeni nedir?
Sabah kalktığımda iç çamaşırım ıslaktı ve rüyamda ihtilâm olduğumu hatırlamıyorum. O ıslaklığın ter olduğuna kanaat ettim. Bu durum gusül gerektirirmi?
Malumdurki uzun yıllardan beri bir takım insanların "ufo gördüm, kaçırıldım, uzaylılara inanıyorum" gibi iddiaları var. Sahte birçok video kaydı yapıldığı gibi, henüz sahte olduğu kanıtlanamayan kayıtlar da mevcut. Bu konuda bir müslüman ne düşünmeli? Kesinlikle var ya da kesinlikle yok denilebilr mi?