Ahir zamanda gelecek olan mehdi bir mi olur yoksa değişik belde ve ülkelere göre farklı mı olur? Mesela bana göre mehdi falanca size göre başka olabilir mi?
On üçüncü mektubda üstadımız, ''bir dağın mağarasında ahireti düşünmekte iken ehl-i dünya zulmen beni oradan çıkarıp nefy ettiler. Halık-ı Rahim ve Hakim o nefyi bana bir rahmete çevirdi. Emniyetsiz ve ihlası bozacak esbaba maruz o dağdaki inzivayı, emniyetli ve ihlaslı Barla dağlarındaki halvete çevirdi'' diyor. Burada geçen ''ihlası bozacak esbaba maruz'' cümlesinden ne anlamalıyız?
"ve biz ahiret salonlarında ve bazı dairelerinde gezdiğimizi birbirimize mutabık olarak sizin kumandanlarınız ile görüşdüğümüz zaman söylemişiz ve daima söylüyoruz." Bu kısmı izah eder misiniz?
Ahir zamanda gerçekleşeceği söylenen Melhame-i Kübra savaşı ile ilgili hadislerde bir bilgi var mı? Risale-i Nur'da bu konu hakkında bahsedilmiş midir?
"Bazı rivayetlere göre hiçbir mümin ölünceye kadar Allah’ı göremeyecektir (Müslim, “Fiten”, 95). Ashap mi‘rac münasebetiyle Resûl-i Ekrem’e, “Allah’ı gördün mü?” diye sormuş, o da, “Nurdur, nasıl göreyim?” veya, “Sadece bir nur gördüm” cevabını vermiş (Müslim, “Îmân”, 291-292), Hz. Âişe ise, “Muhammed’in Allah’ı gördüğünü söyleyen kimse yalan konuşmuş olur” diyerek Resûlullah dahil kimsenin dünyad...
Deniliyorki Ahirzamanda gelecek olan şahıs kendinden önceki müçtehitlere uymaz mezhepleri ortadan kaldıracak deniliyor. Risalei Nurun müellifi bu makamı kendisine almamış ama kendinden önceki müçtehitlere uymuş mu?
Sadece la ilahe illallah demek kurtuluş için yeterli midir? Yani Allah’ın birliğini kabul eden fakat Peygamberimizi kabul etmeyen kimse âhirette kurtulabilir mi?
Müslümanların yaptıkları hataların cezasını çoğu kez bu dünyada görmeleri ve kâfirlerin cezasının ahirete ertelenmesinin sebebi nedir?
"Bu gibi vesvese ehl-i İtizale lâyıktır. Çünki onlar derler: "Medar-ı teklif olan ef'al ve eşya, kendi zâtında, âhiret itibariyle ya hüsnü var; sonra o hüsne binaen emredilmiş veya kubhu var; sonra ona binaen nehyedilmiş. Demek eşyada, âhiret ve hakikat nokta-i nazarında olan "hüsün ve kubh zâtîdir; emir ve nehy-i İlahî ona tâbi'dir."" (21. Söz)
Yukarıdaki yeri izah eder misiniz?
18. Söz'deki, nefsin alemdeki tabiate benzemesi ve ikisinin de zahiri çirkinliklere perde olarak yaratılmış olduğu hükmünden ne anlamak lazım?