Arama sonuçları: 202 sonuç bulundu.

İslâm medeniyetinde kadınların eğitim yeri neresidir? Sahabe efendilerimiz zamanında ilim ve zekavet sahibi hanım sahabeler olduğu bilinmektedir.  Lakin 4 büyük halife döneminden sonraki İslâm devletlerinde kadınların fenni ve sanatsal alanlarda eğitildiğine ve bu alanlarda eser vermiş hanım âlimelere pek rastlanmamaktadır. Bunun sebebi ne olabilir? İslâm’ın ilim öğrenmeye verdiği önem göz önünde...
İslam sanata karşı mı? Suret çizmek yasak mı? Müzik ve sanat gibi insana kendini iyi hissettiren şeyler neden yanlış? Müzik aleti çalmak yanlış mı?
Bir Müslüman hangi durumlarda dinden çıkmış olur? 
Islık çalmanın hükmü nedir? Islıkla alakalı hep duyduğumuz "Şeytanı çağırmak" tabiri doğru mudur?
“Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten âciz mi kaldım?” dedi. Böylece (bunu bilmediğine) pişman olan kimselerden oldu.”  Bu âyetten hareketle Kabil'in pişman olduğu ve tövbe ettiği anlaşılanbilir mi? Bu âyetlerin izahını yapar mısınız?
"Kader fetva verdi" cümlesinin hakikati nedir?
Kaderimiz belli, o vakit neden birileri kötü olmaya devam ediyor?
Kader Allah'ın bilmesi diyoruz ancak Allah aynı zamanda her şeyin yaratıcısı. Yani "O dilemezse biz isteyemeyiz."(insan suresi) O zaman nasıl mesul oluyoruz? Bizim cüzî irademiz var diyoruz ama bizim isteğimizi de yaratan Allah, yani o bizim iyiyi seçmemizi dilese biz iyiyi seçeriz, kötüyü seçmemizi dilese kötüyü seçeriz. O zaman nerede kaldı benim mesuliyetim?
“Cebir ve i‘tizâlde birer dâne-i hakîkat bulunur” Ey tâlib-i hakîkat! Mâzîye hem musibet; müstakbel ve ma‘siyet ayrı görür şerîat. Mâzîye, mesâibe nazar olur kadere, söz olur cebriye. Müstakbel ve meâsî, nazar olur teklîfe, söz olur i‘tizâle. İ‘tizâl ile Cebir şurada barışırlar. Şu bâtıl mezheblerde birer dâne-i hakîkat mev­cûd, mündericdir, mahsûs mahalli vardır. Bâtıl olan ta‘mîmdir." (Lemaat) ...
Kader Risalesi Birinci Mebhasta geçen "Nihayette Cenab-ı Hakk'a verilecek olan cüz-i ihtiyarî" Tabirinden ne anlamalıyız? Bu ifadeyi biraz açar mısınız? Bu ne demektir? Hasenat kısmını zaten Cenab-ı Hakk'a vermiş, seyyiat kısmının da talebini kendimize, icadını Cenab-ı Hakk'a vermiş idik. Şimdi ise bu tabir ile aynen bu mu tekraren ifade ediliyor yoksa başka bir mana mı var?