"Hakiki imanı elde eden adam kainata meydan okuyabilir" cümlesini nasıl anlamak gerekir?
Kainatın büyüklügünü (sonsuzluğu) nasıl anlayabiliriz?
Kainatta olan biten çok küçük ve gözümüze gereksiz gibi gelen şeyleri de illa bir hikmete bağlı olarak mı düşünmeliyiz? Yoksa Cenab-ı Hakkın koyduğu âdetlerin neticeleri olarak mı görmeliyiz? Mesela bir yaprağın ağaçtan düşerken savrulup bir yere düşmesi gibi...
11. Lema'da, "evet kalbin mercimek kadar bir sandukcası olan kuvve-i hafızada..." cümlesinden ne anlamalıyız?
"Sadakalar (zekâtlar), Allah'dan bir farz olarak ancak, fakirlere, yoksullara, (zekâtı toplamak için me'mur kılınmakla) onun üzerine çalışanlara, kalbleri (İslâm'a) ısındırılacak olanlara, (âzâd edilmek üzere efendisiyle belli bir bedel karşılığında anlaşmış olan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda olanlara ve yolda kalmışlara mahsustur. Ve Allah, Alîm(menfaatinize olanı hakkıyla bilen)dir, Hakîm...
Cenab-ı Hakk'ın Kalem suresini indirdiği için "kaleme hürmet göstermek ve onu yer düşürmemek, yüksekte tutmak gerekir" diyen hocalar var. Bunun açıklamasını yapabilir misiniz?
"Kalp boşluk kabul etmez" Sözünden ne anlamalıyız?
Akıl, kalp gibi latifeler ruhun parçası mıdır? Yoksa ruha takılan özellikler midir?
Kalp temizliği nedir? Bir insanın kalbinin temiz olması için ne yapması lazım? Benim kalbim temiz diyenlere bunu nasıl izah edebiliriz?
17. Lema 13. Nota 3. Meselede "Esma-i ilahiyenin her birisinin bir güneş gibi kalbden arşa kadar cilveleri var. Kalb de bir arşdır." Cümlesini izah eder misiniz?