24. Sözün 5. Dalının ikinci Meyvesinde geçen "Ey nefis! Ubudiyet, mukaddeme-i mükâfat-ı lâhika değil, belki netice-i nimet-i sâbıkadır. " ifadesini genel olarak anlamaktayız.
Fakat cümlenin tam olarak çevirisini yapamıyoruz.
Bu cümlenin izahını yapabilir misiniz?
Esselamu aleyküm, hayırlı çalışmalar olsun. Kıymetli risaleonline ekibi, Allah'ın rahmeti, bereketi üzerinize olsun.
"Hatta hukemâ ve ulemâ-yı zâhiriyyûn dahi, o letâif-i aşerenin pencereleri veya numûneleri olan havâss-ı hamse-i zâhire ve havâss-ı hamse-i bâtına ile o letâif-i aşereyi, başka bir sûrette hikmetlerine esas tutmuşlar." 16.Mektub'ta geçen bu cümlede, "ulema-i zahiriyyun" tabiri var...
19. Lema iktisat risalesinde geçen; "Ulemâ ise, ma‘rifetlerinden mallarının kıymetini dahi bildikleri için ümerâ kapısında arıyorlar. İşte Büzürcmehr, ulemânın arasında fakr ve zilletlerine sebeb olan ve zekâvetlerinin neticesi bulunan hırslarını zarîf bir sûrette te’vîl ederek nâzikâne cevab vermiştir. Husrev"
Burada geçen alimlerin malı, mülkü ve serveti umera kapısında aramaları nasıl oluyor. ...
Ülfetin hayatımızda çok büyük tahribatı var. Bizler bu ülfete karşı nasıl kendimizi muhafaza eder, ruhtaki heyacan ve cevelanımzı nasıl diri tutabilriz? Bununla ilgili Risale-i Nur'dan nasıl istifade edebiliriz?
Uluhiyet ve Rububiyet kavramları arasında bir fark var mıdır? Varsa nedir?
Ulü'l-emr tam olarak ne demektir? Ulü'l-emre itaat ne ölçüde olmalıdır? Bu konu Risale-i Nur'da nasıl ele alınmıştır?
Tevafuklu Kur'an'ın hattatı, Risale-i Nur'un serkatibi Husrev Efendi Üstadımız hakkında bir sitede şöyle bir soru gördüm. Demişler ki: "Üstad hayattayken Hüsrev Efendi ile arasının açıldığı söyleniyor. Hüsrev Efendi ki Üstad'ın Risalelerde çok övdüğü ve Risalelerde birçok mektubu geçen bir kişidir. Neden Üstad izin verdiği halde Latin harflerine karşı çıkmış?" Bediüzzaman Üstadımız latin harflerin...
Üstad Bediüzzaman kendisine yapılan medh ve senaları neden üzerine almıyor?
Bedîüzzaman Hazretleri İşarat’ül İ’câz adlı eserini, Birinci Dünya Savaşı devam ederken, cephede, hem de avcı hattında ve düşmanın top gülleleri arasında fırsat buldukça yanındaki bir talebesine yazdırmıştır. Benzeri görülmeyen böyle bir işe ve böyle şartlar altında niçin teşebbüs etmiştir?
Son zamanlarda bazı çevrelerden, "Üstad Bediüzzaman zamanında bir çok alimin sorularına cevab verdiği, bir çok ünlü feylesofları susturduğunu söylüyorsunuz, ama bunun bir belgesi ve münakaşa yaptığı feylesofların isimi hakkında hiç bir bilgi yok" şeklinde sorulara muhatap oluyoruz. Üstadımızın münakaşa yaptığı zamanın ünlü isimleri kimlerdir ve ya bu sorulara nasıl cevap vermeliyiz?