Arama sonuçları: 214 sonuç bulundu.

15. Şua'da geçen, "kudsî yedi sıfattan (sübûtî sıfatlardan) bir cihette en birincisi olan ilim dahi..." denilmektedir. İlim sıfatı ne cihetle birincidir?
"Mesele-i İmamet, meseleyi fer’iyye olduğu halde ziyade ehemmiyet verildiğinden meseley-i imaniye sırasına girmiş…" Bu cümleyi izah eder misiniz?
10. Hüccet-i imaniyenin mukaddemesinde geçen: "Ey insan kat‘iyen bil ki: Hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi, îmân-ı billâhtır. Ve insaniyetin en âlî mertebesi ve beşeriyetin en büyük makā-mı, îmân-ı billâh içindeki ma‘rifetullâhtır. Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı ni‘meti, o ma‘rifetullâh içindeki muhabbetullâhtır. Ve rûh-u beşer için en hâlis sürûr ve kalb-i insan i...
Yoğun bir şekilde Kur'ân-ı Kerim ve Risale-i Nur ile meşgul olanlarda bazen iç sıkıntısı ve daralması oluşmakta. Ve vazifeler  ağır gelmeye başlamakta. Bu durumun sebebi nedir? Nasıl hareket etmek gerekir? 
"İman, yalnız icmâlî ve taklîdî bir tasdîke münhasır değildir. Bir çekirdekten tut, tâ büyük bir hurmâ ağacına kadar; ve eldeki aynada görünen misâlî güneşten tut, tâ deniz yüzündeki aksine kadar, tâ güneşe kadar mertebeleri ve inkişâfları olduğu gibi;.'' bu kısmı izah eder misiniz?
Her imtihan bir yarışmadır. Bu dünyada dahi bir bir imtihan vardır. Yarışmada amaç birinci olmaktır. Ama bu kainattaki yarışmada her hangi büyük bir evliya dahi en fazla 224000. olabiliyor kader olarak bir sürü peygamber bizi geçiyor o halde insan mutlak mağlup olacağı bu yarışı niçin kabul etmiştir?
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'den haber veren semavî kitaplardan birisi olan İncil'de "baba" kelimesi geçiyor. Neden peygamberimizin risaletinin delillerinde "baba" ifadesi geçen kısımlardan örnekler veriliyor? Bir yerde okumuştum: İslam âlimlerinin dediğine göre İncil'de Peygamber Efendimizin risaletinden haber veren yerde geçen "baba" kelimesi müteşabih olarak yazıyormuş. Sorum şu: Müteşabih nası...
Eşarilerin ''İnsan, muhtar(ihtiyar sahibi) görünümlu mecburdur'' sözünü nasıl anlamalıyız? İzah eder misiniz?
"İnsanların teveccühü, o teveccüh-ü rahmetin in‘ikâsı ve gölgesi olmak cihetiyle makbûldür." Cümlesini izah edebilir misiniz?
İnsan ruhundaki istidatlar herkeste aynı şekilde yaratılıp insanlar sonradan mı farklılaşıyor; yoksa yaratılıştan gelen farklılıklar da var mıdır?