İMAN

04.03.2012

48646

İman-ı Billah, Marifetullah, Muhabbetullah, Lezzet-i Ruhaniye

10. Hüccet-i imaniyenin mukaddemesinde geçen şu kısmı izah eder misiniz?

Ey insan! Kat‘iyen bil ki, hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi, îmân-ı billâhtır. Ve insaniyetin en âlî mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, îmân-ı billâh içindeki ma‘rifetullâhtır. Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı ni‘meti, o ma‘rifetullâh içindeki muhabbetullâhtır. Ve rûh-u beşer için en hâlis sürûr ve kalb-i insan için en sâfî sevinç, o muhabbetullâh içindeki lezzet-i rûhâniyedir.1 

  1. Bediüzzaman Said Nursi, Asâ-yı Mûsâ, Hayrat Neşriyat, Isparta 2016, s. 200

* *

**** ****

08.03.2012 tarihinde sordu.

Cevap

“Ey insan! Kat‘iyen bil ki, hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi, îmân-ı billâhtır.”

Yani insanın yaratılmasının en önemli gayesi ve en büyük neticesi Allah'a iman etmektir. Belki bütün mahlukatın ve kâinatın yaratılmasının en önemli sebebi ve hikmeti Allah'ı Rabb, Ma'bud ve İlah bilmek ve O'na iman edip tasdik etmektir. Her şey Allah’ı tanıtmak için yaratılmıştır; güneş ışığıyla, çiçek kokusuyla, insan aklıyla, kalbiyle hep O’nu gösterir. İnsanın yaratılış maksadı, bu işaretleri görüp Cenâb-ı Hakk’ın varlığına ve birliğine inanıp tasdik etmektir.

“Ve insaniyetin en âlî mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, îmân-ı billâh içindeki ma‘rifetullâhtır.”

İnsanın ulaşabileceği en yüksek derece ve insanlık için en büyük makam Allah'a imanın içinde yer alan Allah'ı tanımaktır. İnsanların kendi aralarında öğrendikleri bir çok bilgi veya hüner veya sanat genelde dünyalıktır. Bir kimse bunlardan birini biliyorsa, marifetli biri yahut bu işe marifeti var denir. Bu dünyalık olan marifet, hüner, sanat ve kemalat; eğer Allah'a iman ve marifetullah değeri taşımıyorsa, bir kıymeti ve ehemmiyeti yoktur. İnsana asıl değer katan şey marifetullah noktasında elde ettiği neticedir.

“Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı ni‘meti, o ma‘rifetullâh içindeki muhabbetullâhtır.”

Cinlerin ve insanların ulaşabileceği en parlak mutluluk ve en tatlı ni‘met, Allah’ı tanımanın içindeki Allah sevgisidir. Allah'ı tanıdıkça, O'na olan imanı ve muhabbeti artar. Bu muhabbet, dünyanın hiçbir zevkiyle kıyas edilemez. Çünkü Allah’ı sevmek, her güzelliğin, her iyiliğin kaynağını sevmektir. Gerçek saadet, bu sevginin kalpte yerleşmesindedir. Hak âşıklarının Allah aşkıyla kendinden geçmelerini ve dünyalık hiçbir şey istememelerini hatırlayalım. Hatta Yunus Emre'nin Allah aşkıyla söylediği ve dünyayı değil cenneti dahi istemediği şu dizeleri, mevzumuz olan muhabbetullah meselesi için gayet manidardır: 

"Cennet cennet dedikleri,
Birkaç köşkle birkaç huri,
İsteyene ver onları,
Bana seni gerek seni..."

“Ve rûh-u beşer için en hâlis sürûr ve kalb-i insan için en sâfî sevinç, o muhabbetullâh içindeki lezzet-i rûhâniyedir.”

İnsanın ruhu ve kalbi için en saf, temiz ve güzel sevinç ve mutluluk, Allah sevgisinin içindeki manevi lezzettir. Dünya zevkleri geçici ve bulanıktır; ardından yorgunluk, pişmanlık, boşluk gelir. Ama Allah’ı sevmekten gelen sevinç; hem kalbi doyurur hem ruhu huzura kavuşturur.

Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ın zikri ile mutmain olur.1 

Bu âyetin sırrıyla insanın kalbi ve ruhu ancak manevi ve ruhani lezzetlerle tatmin olur.

Özetle:

Bu dört cümle bir manevi merdiven gibidir.

  1. İman → Allah’ı tasdik etmek

  2. Marifet → Allah’ı tanımak

  3. Muhabbet → Allah’ı sevmek

  4. Lezzet → O sevgiden doğan ruhani mutluluğu tatmak

Bu dört basamak, insanın gerçek yaratılış gayesini ve en yüce saadetini anlatır. Yani insanın hakikî mutluluğu, Allah’a imanla başlayan, O’nu tanıma ve sevme yoluyla olgunlaşan bir manevi yolculuktur.

İlave bilgi için bakınız:
https://risale.online/soru-cevap/hadis-i-serif-aciklamasi
https://risale.online/soru-cevap/marifetullahin-manasi
https://risale.online/soru-cevap/allah-sevgisini-kazanmanin-yolu

  1. Ra'd 13/28


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Yorumlar (1)

iki cihanda risalei nur talebelerinden ALLAH razı olsun marifetini elde eden kullarının zümresine yazsın

ö b

Ökkaş Bora

08.03.2012

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız