Risalei Nurun muhtelif yerlerinde kerratla geçen vahidiyiyet ve ehadiyet kelimelerinin ıstılahi manadaki farkları nelerdir? Üstad bu kelimeleri ıstılahi manalarıyla mı kullanmaktadır yoksa Risalei Nurun terminolojisi içinde kendilerine has bir mana mı kazanmışlardır? Kısaca, Risale okurken bu kelimelerden ne anlamalıyız? Allah razı olsun.
Vahid ve Ehad kelimeleri Allah'ın birliğini anlatan iki ismidir. Bu cihetle birer ıstılahdırlar. Fakat Allah'ın isimlerinin varlıklar üzerindeki tecellileri konusu, İslam tarihi boyunca Üstad gibi kitaplarda işlenmiş değildir. Bu cihetle bu iki ismin varlıklarda nasıl tecelli ettiği konusunda yapılan izahlar Üstad Bediüzzaman'a ait orjinal izahlar olsa gerektir.
Vahidiyet pek çok şeyin üzerinde Allah'ın varlığının ve birliğinin görünmesi demektir. Mesela dünyada kurulu hayatın düzenine bakarak dağlar, denizler, ormanlar, atmosfer, canlılar, güneş hep birlikte bir düzeni oluşturuyorlar. Demek ki hepsinin yaratıcısı ve bu şekilde düzenleyicisi birdir ve onları bu şeklide yaratıp düzenleyen ancak sonsuz ilim ve kudret sahibi ve her şeyin dizginleri elinde olan bir yaratıcı olabilir diye anlamak vahidiyet tecellisini okumaktır. Ya da bütün canlıların aynı temel özelliklerle yaratıldığını görerek hepsini de Allah yaratmıştır, rableri birdir diye düşünmek de vahidiyeti okumaktır. Yani kısacası çok şeylerde biri (Vâhid olan Allah'ı) görmektir.
Ehadiyet ise, her bir tek şeyde o bir zatı (Ehad'i) görebilmektir. Hangi mahluku dikkatle incelesek görüuyoruz ki tesadüfen olamayacak nihayetsiz harika sanatlarla karşılaşıyoruz. Mesela bir küçücük hücre incelendiğinde, adeta olağanüstü teknolojilerle donatılmış şehir büyüklüğünde bir fabrika ile karşılaşıyoruz. Elbette böyle harika bir sanat, bir sanatkar ister. Hem öyle bir sanatlkar ki sonsuz ilim kudret ve iradesi var ki böyle yaratıyor diye düşündüğümüzde ehadiyeti görüyoruz demektir. Kısaca her bir varlık, üzerinde görünen harikalıklarla onu yaratan Allah'ı göstermesi ehadiyettir.