"Ümmetimin ihtilafında rahmet vardır" hadisinden murat nedir? Bazıları bu hadise dayanarak, adeta, müslümanların ayrı ayrı parçalara ayrılmalarını tavsiye ediyorlar. Ayrılık dinimizin tavsiye ettiği bir şey olabilir mi?
Ümmetimin ihtilafı (ayrılığa düşmesi) rahmettir hadisi mutlak, yani
her konuda ihtilaf rahmettir demek değildir. İslamiyet insanları bir ve
beraber kılmak için gelmiştir. Ayrılıkları desteklediği asla
düşünülemez. Bu hadis bazı ihtilafların rahmet olduğunu bildiriyor; ama
şu hadis-i şerif de bizleri fırkalara ayrılmamak noktasında ikaz
ediyor:
“İsrail oğulları yetmiş iki millete ayrılmışlardı.
Ümmetim ise yetmiş üç millete ayrılacaktır. Bunlardan biri hariç hepsi
Cehennem’de olacaktır. Ashab: “O millet kimdir?” Diye sordular da:
Rasûlullah (s.a.v.)’de şöyle buyurdu: “Ben ve ashabım hangi milletten
isek o milletten ve dinden olanlardır.” (Tirmizî)
Hem Kur’an-ı Kerim de müminleri ayrılmamaya, sımsıkı birlikte olmaya çağırır:
“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’ân’a) sımsıkı sarılın ve parçalanmayın!” (Âl-i İmran, 103)
Hadisteki rahmet olduğu söylenen ihtilaf, asli konularda değil, teferruattaki konularda müsbet ihtilaftır.
Bu
konuda Alimlerden Sübkî “Asıllarla ilgili konularda ihtilaf şüphesiz
dalalettir ve bu Kur’anında işaret ettiği gibi her fesadın sebebidir.”
der.
Alimlerden Hattabi de şöyle der: “Ahkamla (amelle) ilgili
çeşitli manalara gelebilen esasa dair olmayan konularda ihtilaftır ki,
Allah bu ihtilafı alimler için bir rahmet ve ikram kılmıştır.
“Ümmetimin ihtilafı rahmettir” hadisle kastedilen de budur.” (İmam
Nevevi, Şerhi Müslim, c, 11, s, 92, İhyaut Turasil Arabi, 1392)
Keza
bu konuda bazı alimlerde hadisdeki “ümmetim” lafzıyla kastedilenin
bütün ümmet olmayıp, müctehid alimlerin ihtilafı” olduğunu
söylemişlerdir. (Bkz: Abdurrauf El-Münavi, Feyzül Kadir Şerhi
Camiüssagir, c, 1, s, 209, Mektebetüt Ticariyetil Kübra, Mısır, 1356 )
Bu hadis-i şerifin nasıl anlaşılması gerektiğini Üstad Bediüzzaman şöyle izah eder:
“Beşinci Vecih: Hayat-ı içtimaiyece (toplum hayatında), inad ve tarafgirlik, gayet muzır olduğunu beyan eder.
Eğer denilse: Hadîste, “Ümmetimin ihtilafı rahmettir” denilmiş. İhtilaf ise, tarafgirliği iktiza ediyor (gerektiriyor).
Elcevap:
Hadîsteki ihtilaf ise, müsbet (olumlu) ihtilaftır. Yani: Herbiri kendi
mesleğinin (yolunun) tamir ve revacına sa'yeder (çalışır). Başkasının
tahrib ve ibtaline değil, belki tekmil ve ıslahına çalışır. Amma menfî
(olumsuz) ihtilaf ise ki: Garazkârane, adâvetkârane (garaz ve
düşmanlıkla) birbirinin tahribine çalışmaktır; hadîsin nazarında
merduddur (reddedilmiştir). Çünki birbiriyle boğuşanlar, müsbet hareket
edemezler.” (22. Mektûb)
Yine Üstad Hazretleri müminlere, ihtilaf ve ayrılıklardan sakınmaları için şu ikazları yapar:
“Ey
ehl-i îman! Zillet içinde (aşağılık içinde) esâret altına girmemek
isterseniz, aklınızı başınıza alınız! İhtilâfınızdan (ayrılığınızdan)
istifâde eden zâlimlere karşı “Mü’minler ancak kardeştirler” kal‘a-i
kudsiyesi (kudsî kalesi) içine giriniz, tahassun ediniz (sığınınız).
Yoksa, ne hayâtınızı muhâfaza ve ne de hukūkunuzu müdâfaa edebilirsiniz.
Ma‘lûmdur
ki, iki kahraman birbiriyle boğuşurken, bir çocuk ikisini de dövebilir.
Bir mîzanda (terâzide) iki dağ birbirine karşı muvâzenede (dengede)
bulunsa, bir küçük taş, muvâzenelerini bozup onlarla oynayabilir;
birini yukarı, birini aşağı indirir. İşte ey ehl-i îman!
İhtiraslarınızdan ve husûmetkârâne (düşmanca) tarafgirliklerinizden,
kuvvetiniz hiçe iner.” (22. Mektûb)