Namazdan sonra çektiğimiz [Sübhanallah, Elhamdülillah, Allahu Ekber] tesbihlerinin 33 kere çekilmesinin hikmeti nedir? Daha fazla veya daha az çekilemez mi?
Sayılar ve rakamlar sadece zikirde değil, aynı zamanda farz olarak emredilen temel ibadetlerde de çok önemlidir. Başta namaz gibi ibadetlerin hem vakit hem de şekil itibariyle nasıl ifa edeceğimiz bir ölçüyle sınırlandırılmış, Kur’ân ve sünnette açıkça ortaya konmuştur.
Mesela; farz olan her vaktin rekât sayısı bellidir ve bu rekât sayıları akılla tam olarak illetini/sebebini bilemeyeceğimiz; “taabbudi” dediğimiz hüküm kategorisindedir.[1] Ayrıca haccın menasiki, (vazife,usul,yöntem) zekâtın nisab miktarını, oruçlu geçireceğimiz günlerin miktarı hep belli zaman dilimleriyle ve belli rakamlarla belirlenmiştir. Bu cihetle meseleye baktığımızda zikir ve tesbihlerde de belli adetlerin olması şaşılacak bir şey değildir. Bir hüküm; Kur’ân, sünnet, icma ve kıyas ile belirlenmişse ve ümmet, o hususu benimseyip hayatına tatbik etmişse bizim için de artık o husus şüphe götürmez bir hakikat olmalıdır.
Hz. Peygamberin (asm) hayatına bakıldığında, belli zikir e tesbihleri belli rakamlarla ümmetine bildirdiğini görmekteyiz. Şöyle ki:
“Kim her namazın peşinden otuz üç defa Allah’ı tesbih eder, otuz üç defa Allah’a hamd eder ve otuz üç defa da Allah’ı tekbir eder, yüzü tamamlamak için de ‘Lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerike leh, lehülmülkü ve lehülhamd ve huve alâ külli şey’in kadîr’ derse hata ve günahları deniz köpüğü kadar çok olsa bile bağışlanır.”[2]
Ebû Talib'in kızı Ümmü Hâni, Hz. Peygamber’den (asm) ihtiyar haliyle oturduğu yerden yapabileceği bir ibadet tavsiye etmesini ister, O da yüz defa “Sübhânellah”, yüz defa “Elhamdülillah” ve yüz defa “Lâ ilâhe illallah” demesini söyler.[3]
Bir başka hadisinde Hz. Peygamber (asm), her gün bin sevap kazanabilmek için günde yüz kere “Sübhanellah” demenin yeterli olacağını buyurmuştur.[4] Kendisi de bizzat günde yetmiş[5] bir başka rivayette yüz kere istiğfarda bulunduğunu beyan etmiştir.[6]
Evet, nasıl ki radyoda belli bir istasyon dinlemek istendiğinde tam o frekansın üzerine gelinmesi gerekir. Bir anahtarın yuvasına yerleşip açması için o dişlerin o yuvaya uyumlu olması ve bütün şifrelerin eksiksiz, tam olarak girilmesi gerekir. Aynen öyle de, belli sayıdaki zikirlerin Cenab-ı Hakk’ın rahmetini ve kudretini celb edip çekeceği akıldan uzak tutulmalıdır. Bu sırlar, tecrübe edilerek manen keşf edilmiş ve nesilden nesile aktarılarak gelmiştir. 4444 nariye, 41 yasin, 1000 ihlas hatmi gibi belli sayıda okunan zikirleri de bu minvalde anlamak gerekir.
Peygamber Efendimizin (asm) bu kadar net ifade etmiş olduğu ölçü ve rakamlara rağmen bu sayıları kesretten kinaye görmek hakikatle bağdaşan bir durum değildir. Bizler, peygamberler ve evliyalar gibi bazı İlahî sırlara vakıf olmaktan uzağız. Peygamber Efendimizin (asm) bahsettiği bu sayılar birer şifre, birer sır, birer anahtardır. Bazı meseleleri aklımızla anlayamamamız, o şeyin varlığını inkâr etmemizi gerektirmez. Âlimler; "hadiste gelen rakamlara riayet etmeli, ne eksik ne de fazla yapmamalı, aksi takdirde vaat edilen sevap aynen elde edilemez, biz göremesek de anlayamasak da bu miktarlarda bir kısım hikmetler vardır," demişlerdir.
Namazdan sonra 33 defa Subhanallah, Elhamdulillah ve Allahü ekber demenin hikmeti ile alakalı olarak lütfen bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/namaz-tesbihati-4696
[1] İslam Ansiklopedisi, Taabbüdiyyât maddesi.
[2] Müslim, Mesacid, 144, 145, 146.
[3] İbnü Mâce, Edep, 56; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 6/344.
[4] Müslim, Zikir, 37.
[5] Buhâri, Deavat, 3.
[6] Müslim , Zikir ve Dua, 12;Ebû Davud, Vitr, 26; Tirmizî, Tefsir; İbnü Mace, Edeb, 57.