Soru

Nur Talebelerinin Şehidlik Makamı

Bediüzzaman Risale-i Nur Talebeleri'nin imana ve sünnet-i seniyyeye hizmet dolayısıyla şehit sevabı kazanacaklarını bildiriyor. Yalnız sevab mı kazanılıyor, yoksa gerçekten şehidlik makamı da elde ediliyor mu?

Tarih: 21.05.2009 00:00:00
Okunma: 6471

Cevap

Harbde şehid olmanın fazileti, dine hizmet uğruna hayatını feda etmekten dolayıdır. Hayatını ilim yoluyla dine hizmete feda etmek de aynı fazilete sahiptir. Risale-i Nur Talebeleri de ahir zamanın dehşetli fitneleri içerisinde dine ve imana hizmet ederek cihadın en üstünü olan manevî bir cihad yapmaktadırlar.

Bu gibi yerlerde kasd olunan mananın yalnız o sevabı almak olmayıp şehidlik makamına da kavuşulacağı yine Üstadın beyanlarından anlaşılmaktadır. Risale-i Nur'da geçen ilgili bazı yerleri aşağı alıyoruz.

Üstad İlim talebelerinin şehid olarak vefat edeceklerine misal olarak şu kıssayı anlatır:

"Sarf ve Nahiv ilmini okuyan bir medrese talebesinin vefat edip, kabirde Münker ve Nekir'in: "Men Rabbüke"= "Senin Rabbin kimdir?" diye suallerine karşı, kendini medresede zannedip Nahiv ilmi ile cevab vererek: "(Men) mübtedadır. (Rabbüke) onun haberidir; müşkil bir mes'eleyi benden sorunuz, bu kolaydır." diyerek, hem o melaikeleri, hem hazır ruhları, hem o vakıayı müşahede eden orada bulunan bir keşf-el kubur velisini güldürdü ve rahmet-i İlahiyeyi tebessüme getirdi; azabdan kurtulduğu gibi, Risale-i Nur'un bir şehid kahramanı olan merhum Hâfız Ali, hapiste Meyve Risalesi'ni kemal-i aşkla yazarken ve okurken vefat edip kabirde melaike-i suale mahkemedeki gibi (Denizli Mahkemesi'ndeki gibi) Meyve hakikatları ile cevab verdiği misillü; ben de ve Risale-i Nur şakirdleri de, o suallere karşı Risale-i Nur'un parlak ve kuvvetli hüccetleriyle istikbalde hakikaten ve şimdi manen cevab verip onları tasdike ve tahsine ve tebrike sevkedecekler inşâallah." (Meyve Risalesi)

Nu Talebelerinin şüheda hayatına mazhar olacağı:

"Kalemle Nurlara hizmet ve sadakatla talebesi olmanın iki mühim neticesi vardır:

1- Âyât-ı Kur'aniyenin işaretiyle, imanla kabre girmektir.
2- Bütün şakirdlerin manevî kazançlarına, Nur dairesindeki şirket-i maneviye sırrıyla, umum onların hasenatlarına hissedar olmaktır.
Hem bu talebesizlik zamanında, melaikelerin hürmetine mazhar olan (Haşiye) talebe-i ulûm-u diniye sınıfına dâhil olup âlem-i berzahta -talii varsa, tam muvaffak olmuşsa- Hâfız Ali ve "Meyve"de bahsi geçen meşhur talebe gibi; şüheda hayatına mazhar olmaktır.
(Haşiye): Bazı ehl-i keşfin kat'î müşahedesiyle sabittir." (Emirdağ Lahikası 1)

Aziz, sıddık kardeşlerim!
Cenab-ı Erhamürrâhimîn'e hadsiz şükür olsun ki; bu acib zamanda ve garib yerde, talebe-i ulûmun kıymetli şerefini ve ehemmiyetli hizmetlerini kazanmayı sizler vasıtasıyla bizlere de müyesser eyledi. Ehl-i keşf-el kuburun müşahedesiyle, müteaddid vakıatla, tahsil-i ulûm anında vefat eden bazı müştak ve ciddî bir talebe-i ulûm, şehidler gibi kendini hayatta ve kendi dersiyle meşgul görüyor. Hattâ meşhur bir ehl-i keşf-el kubur, vefat eden ve ilm-i Sarf ve Nahiv okuyan bir talebenin kabrinde, Münker Nekir'e nasıl cevab verecek diye murakabe etmiş ve müşahede edip işitmiş ki: Melek-i sual ondan sordu: "men rabbuke" "Senin rabbin kimdir?" dediği zaman o Nahiv dersiyle iştigal ederken vefat eden talebe, o meleğin cevabında demiş: "men mübtedadır, rabbuke onun haberidir." Nahiv ilmince cevab vermiş, kendini medresede zannetmiş. İşte bu vakıaya muvafık olarak ben merhum Hâfız Ali'yi aynen hayattaki gibi Risale-i Nur'la meşgul olarak en yüksek bir ilimde çalışan bir talebe-i ulûm vaziyetinde ve tam şehidler mertebesinde ve tarz-ı hayatlarında biliyorum ve o kanaat ile ona ve onun gibi Mehmed Zühdü'ye ve Hâfız Mehmed'e bazı dualarımda derim: Ya Rabbi! Bunları kıyamete kadar Risale-i Nur kisvesinde hakaik-i imaniye ve esrar-ı Kur'aniye ile kemal-i ferah ve sevinçle meşgul eyle. Âmîn! (Şualar)

"Şimdi bu vakitte, talebe-i ulûmun en hâlisleri Risale-i Nur talebeleri olduğundan..." (Kastamonu Lahikası)


Etiketler

Alâkalı Sorular

Yorum Yap

Yorumlar