İlim öğreniniz ifadesindeki ilmin kapsamı nedir? hangi ilimlerin öğrenilmesi dinimizce tavsiye edilmiştir?
İlim, insanın dinine ve dünyasına yarayan ve sistematik hale getirilmiş veya getirilebilecek olan her türlü bilgi demektir. İnsanın ulaşabildiği bütün mükemmelliklerin ve başarıların esasıdır. İlim, iman ve İslâmiyet'in temeli, dünya ve ahiret saadetinin vesilesidir. Zira bir insan ancak iman ve İslâmiyet'in şartlarını bilirse onlara inanır.
Bu nedenle ilim tahsili denince ilk önce, kişinin ebedi ahiret hayatını kazanmasına vesile olacak hakikatlerin öğrenilmesi akla gelmektedir. İnanç esaslarının, ibadetlerin yapılış gaye ve usullerinin, Hz. Peygamberin (sav) ahlakının ve yaşam tarzının ve Kur’ân ilimlerinin (tefsir, hadis, kelam, akaid, fıkıh vb.) tahsili, öğrenilmesi ve bilinmesi öncelikli amaçlardandır. Sonrasında dünya hayatını kolaylaştıracak ve güzelleştirecek şeyleri yapabilmesi adına maddi ilimleri de (fizik, kimya, astronomi, tıp vb.) öğrenmesi önem arz etmektedir.
İnsan, ibadetin gerekliliğini ve nasıl yapıldığını bilmeden o ibadeti yapamaz. Dünya işlerini başarmak da ilim ve bilgi ile mümkündür. Ticareti bilmeyen birisi, o işi başaramaz. Dünyada bizim için faydalı olan bütün işlerdeki başarı, o işleri bilmemiz nispetindedir.
Ömer ibni Abdülaziz de “Cahil adamın yaptığından daha çok bozduğu olur” demiştir. Bütün ilimlerin ve bilgilerin başında “marifetullah” denilen Allah'ı tanımak gelir. Zira İmamı Rabbani'nin de söylediği gibi, her şey Allah'ın güzel isimlerinin tecellisinden oluşmuştur. Bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, insanlık için bütün mükemmelliklerin, menfaatlerin ve güzel ahlakın esasında ve özünde ilim vardır.
Cehalet ise; inat ve gaflet, bütün küfür ve dalaletin, ihtilal ve anarşiliğin, zulüm ve ahlaksızlığın temelini oluşturur.
İlmin bu kadar önemli olmasına binaendir ki, Cenabı Hakk Habib'ine (asm) ilk olarak indirdiği “ikra' (oku)” âyetinin emriyle, insan için dünyada en yüce hedefin ilim olduğunu gösteriyor. Ve “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”[1] âyetiyle de her zaman bilenin üstün olduğunu kesin bir surette ifade etmektedir.
Diğer bir âyette de “Biz âdemoğullarını şerefli kıldık”[2] diyerek insana verdiği bu şerefin ancak Allah'ı tanıyıp iman etmekle ve İslâmiyet'i bilip yaşamak ile muhafaza edileceğini beyan etmektedir.
Bir başka âyette ise, “Muhakkak ki insan çok zalim ve cahildir”[3] buyurmakla da, imanın esaslarını bilip inanmamanın ve Cenab-ı Hakk'ın emir ve yasaklarını öğrenip yaşamamanın ne kadar büyük bir cehalet ve zülüm olduğunu açıkça ifade etmektedir.
Peygamberimiz Efendimiz de insanlar için en önemli hedefin ilim öğrenmek olduğunu birçok hadislerle belirtmektedir.
İslâm âlimleri de ittifak ile demişler ki, en faziletli ve sevaplı ibadet, ilimle meşgul olmaktır. Zira insanın dünya ve ahiret saadetine vesile olmak ve on dünya kadar bir mülk-i baki olan cenneti kazanmak ve güneşin üzerine doğup battığı her şeyden daha hayırlı olan birisinin hidayetine vesile olmak ancak ilimle olabilir.[4]
İlim öğrenmenin faziletiyle alakalı hadis-i şerifleri ve farklı nükteleri detaylı olarak öğrenmek için lütfen bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/talebe-i-ulum-meselesi