Aziz kardeşimiz,
Verdiğiniz adresteki yazılanları okuduk. Yazılanların bir art niyet mahsulü olduğunu düşünmüyoruz. Fakat eksik bilgiden kaynaklanıyor olsa gerektir. Bu konuda Abdulkadir Badıllı'nın Risale-i Nur'un kudsi kaynakları adlı eserinde teferruatlı malumat vardır. Orada bu hadisin iki ayrı rivayet zinciriyle geldiği bildiriliyor ve hadisi alan pek çok kaynaklardan bahsediliyor.
1- Yalancının bulunduğu silsilenin dışında başka bir rivayet silsilesi olması yapılan itirazı iptal eder.
2- Yalancı birisinin her sözü yalan olacak diye bir kaide yoktur. Başka rivayetin onu desteklemesi onun bu konuda doğru söylediğini ispat eder.
3- Abdulkadir Badıllı'nın kitabında sh. 938'de bu hadisin geçtiği kaynaklar şöyle sıralanır:
Buhari'nin tarihi, İbn-i İshak tarihi, Taberi tefsiri, İbn-i Münzir, İbn-i Cüreyc, Tefsir-i Suyuti, İbn-i Haldun Mukaddime. Başta Buhari ve Suyuti olarak bu kadar zatların itibar ettiği bir hadise Üstadın itibar etmesinde hiç bir sakınca yoktur.
Başta dediğimiz gibi itiraz bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor.
Ayrıca, Risale-i Nur Talebeleri açısından Üstad Bediüzzaman yeterli bir kaynaktır. Darul Hikmetil İslamiye azlarından biri üstadı anlatırken diyor ki, "Bediüzzaman'ın Darul Hikmete hususen hadis ilmindeki vukufiyeti sebebiyle davet edildi."