Kaynaklarda İmam Zührinin, Amra isimli birinden ders aldığından ve onun ilmini çok beğendiğinden bahis var. Yine aynı kaynaklarda Amra'nın hz. Aişenin yanında yetişen Abdurrahman kızı Amra olduğu yazmakta. Bu durumda İmam Zühri bir bayandan ders almış oluyor. Dinen bir cevazı var mı ki? Muallim hiç bulunamadığı durumlarda zarureten karşı cinsten eğitim alınabilir. Ama İmam Zührinin zamanı zaten alimlerin çok ulduğu bir zamandı.
Burada esas olan İslam'ın koyduğu tesettür, mahremiyet ve adab kurallarına uymak ve Kur'an ve sünnetin çizdiği sınırlar içinde kalmaktır. O dönemlerde bu esaslara gayet dikkat ediliyordu. İmam Zühri, genç biri olup, ders aldığı hanım da yaşlıca biriydi. Ayrıca hadis noktasında hanımlardan hadis alan alimler de vardı. Yani alime hanımlar da çoktu. O zaman, bu zamana nisbeten ile çok farklı idi. İslamî hassasiyetlere ve ölçülere dikkat edilerek yaşanıyordu. Bu zamanda ise bu ölçülere hassasiyet gösterilmemekte ve dikkat edilmemektedir.
Dinimizce kadının kendisine namahrem olan erkeklerin yanına çıkması, birlikte oturmaları caiz değildir. Namahrem demek, kendileriyle evlenmesi caiz olan kimseler demektir. Namahrem olmak noktasında akraba olan ile olmayan arasında fark yoktur. Ev içi kıyafetleri ile örtülü de olsalar, bir arada bulunmaları, oturmaları, sohbet etmeleri caiz değildir.
Hicab ayeti adı verilen, “Onlardan (peygamberin zevcelerinden) bir şey istediğiniz zaman, artık kendilerinden bir perde arkasından isteyin! Bu, hem sizin kalbleriniz için, hem de onların kalbleri için daha temizdir.” (Ahzab Suresi 53) ayeti ile namahrem kadın ve erkeklerin bir arada perde bulunmaksızın oturmaları, görüşmeleri yasaklanmıştır.
Bu ayet hakkında Elmalılı Tefsirinde şu ifadeler yer alır:
“Gerekli bir şey soracağınız veya isteyeceğiniz zaman artık onlara bir "hicab", yani görülmelerine engel bir perde, bir siper arkasından sorun. Bundan böyle "harem" (haremlik selamlık uygulaması), farz kılınmıştır.”
Bu ayet hakkında Ahkam Tefsirinde şu ifadeler yer alır:
“Âyet-i kerime her ne kadar Resulullah (sav)'in zevceleri hakkında nazil olmuşsa da hükmü bütün mümin kadınları içine atmaktadır. Zira o hükümler İçtimaî ahlak kuralları ve İlahî irşad yollarıdır ki, bunlarda bütün halk eşittirler.
Yabancı kadın ve erkeklerin bir arada bulunmaması, yabancı bir kadından bir şey isteneceği zaman perde arkasından İstenmesi yalnız Resulullah (sav)'in zevcelerine mahsus değil, bütün mümin kadınlara ait umumi bir hükümdür.
Resulullah (sav)'in zevceleri müminlerin anneleri olduğu halde yabancı erkeklerle bir arada bulunmamaları, onlardan bir şey isteneceği zaman perde arkasından istenmesi, diğer mümin kadınların da yabancı erkeklerle bir arada bulunmalarının, onlarla konuşmalarının caiz olmadığına delalet eder.
Çünkü her zaman ve yerde ahlakî fitne kadınlarla erkeklerin İslâmî kurallar dışında bir arada bulunmalarından, konuşmalarından doğmaktadır.” (Es-Sabunî, Ahkam Tefsiri)
Tefsir-i Kebir’de, ayetteki hicab emrinin kadınların örtünüp gizlenmesinin farz olduğunu gösterdiği ifade edilir.
Bu konuda şu hadis-i şerif de meşhurdur:
“Ümmü Seleme (ra) validemizin naklettiğine göre, Hicab ayetinin gelmesinden sonra, günün birinde Zevcat-ı Tahirattan Ümmü Seleme ve Meymune validelerimiz, “Resulullah (sav)'in huzurunda oturuyorlar idi. Ashabtan her iki gözü âmâ bulunan Abdullah bin Ümmü Mektum, hane-i saadete geldi.
Resulullah Efendimiz(sav), zevcelerine hitaben, "Örtünüze bürününüz" buyurdu. Bahsi geçen validelerimiz, "Ey Allah'ın Resulü(sav), o âmâ değil mi? Bizi görmez ve tanımaz" dediler.
Resul-i Ekrem(sav) şöyle buyurdular: "Sizler de mi âmâ sınız? Siz onu görmüyor musunuz?"
Namahrem bir kadınla aynı odada yalnız olarak kalmak ise, İbni Hacer’in ifadesiyle büyük günahlardandır ve yine onun beyanına göre pek çok âlim de bu görüştedir.
“Pek çokları, şehvetle yabancı kadına bakmayı, ellemeyi ve kapalı bir yerde yalnız kalmayı kebâirden saymışlardır.” (İbni Hacer, İslam’da Haramlar ve Helaller)
İbni Hacer bu konuda şu hadisleri zikreder:
Taberânî'nin rivayetinde Resûl-i Ekrem:
“Allah'a ve âhiret gününe imanı olan kimse, aralarında mahrem bulunmayan yabancı bir kadınla bir arada bulunmasın.” buyurmuştur.
Buhâri ile Müslim’in rivayetlerinde Resûl-i Ekrem:
“(Yanında mahremi bulunmaksızın) kadınların yanına girmekten sakınınız,” buyurdu. Bunun üzerine Ensar'dan birisi:
“Ya Resûlallah, erkeklerin akrabasına ne buyurursunuz?” diye sordu. Resûl-i Ekrem:
“Onlarla halvet (yalnız bir arada bulunmak) ölümdür.” buyurdu.