Bakara Suresinde mealen, "evlere kapılarından girin" şeklinde bir ifade var ve cahiliye dönemindeki bir geleneğin ilgası için nazil olmuştur. Kur'an da bu tür başka ayetler de vardır. Tüm zamanlara hitab eden yüce Kur'an'da görünüş itibariyle sadece cahiliye dönemine hitab eden bu tür ayetlerin olmasının hikmetleri neler olabilir?
Bahsettiğiniz ayet ve izahı Hayrat Muhtasar Mealinde şöyle açıklanmıştır:
"İyilik, (bâtıl bir âdetinize binâen) evlere arkalarından girmeniz değildir; fakat iyilik, (günahlardan) sakınan kimse(nin iyiliği)dir. Artık evlere kapılarından girin ve Allah’dan sakının, tâ ki kurtuluşa eresiniz." (Bakara, 189)
"Bir kısım sahâbeler, câhiliye devrinden kalan bir âdet ile, ihramlıyken evlerine kapılarından girmez, bunun yerine evlerinin arkasından veya tavandan bir delik açarak içeri girerlerdi. Âyet, onların bu âdetlerini reddetmek üzere nâzil olmuştur." (Kurtubî, c. 1/2, 344)
Bu ayetin tek hikmeti, yalnızca o günkü yanlış bir uygulamayı kaldırmak değildir. Bütün asırlara hitab eden ayetlerin başka hikmetleri de vardır.
Mesela, bir hikmeti şu olsa gerektir:
"Bir Müslümanın ibadet niyetiyle yaptığı bir şeyin İslami bir temeli olması gerekir. Aksi takdirde Allah bundan razı olmaz ve hurafe sayılır."
Böyle ayetler bizlere, ibadetlerimiz ve adetlerimizin sağlıklı olması hakkında hassas ve araştırıcı olmamızı da öğretir.
İşte bu ayet gibi, o dönemdeki hususi bir meseleyi çözer gibi görünen bütün ayetlerde aynısı veya benzeri bizim de hisse alacağımız pek çok hikmetler bulunur.
Bediüzzaman Hazretleri'nin bu mevzuyla alakadar iki açıklamasını aşağı alıyoruz:
"Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın en parlak âyetleri olan mu'cizat-ı Enbiya (peygamber mucizeleri) âyetleri; birer hikâye-i tarihiye olarak değil, belki onlar çok maânî-i irşadiyeyi (irşad manalarını) tazammun ediyorlar (içine alıyorlar). Evet, mu'cizat-ı Enbiyayı zikretmesiyle (anlatmasıyla) fen ve san'at-ı beşeriyenin nihayet hududunu çiziyor. En ileri gayatına (gayelerine) parmak basıyor. En nihayet hedeflerini tayin ediyor. Beşerin arkasına dest-i teşviki (teşvik elini) vurup o gayeye sevkediyor." (25. Söz)
"(Kur'an'daki kıssalar) Kıssadan yalnız bir hisse ve bir hikâye-i tarihiyeden bir ibret değil, belki bir küllî düsturun (genel bir kuralın) efradı (örnekleri) olarak her asra ve her tabakaya hitab ederek taze nâzil oluyor..." (11. Şua)