Annem bana haksızlık ettiği ve bazı nedenlerden dolayı annemle konuşmuyorum. Konuşunca birbirimizi kırıyoruz. Annemle konuşmadığım için günaha giriyor muyum?
Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmuştur:
Bir adam (Muaviye b. Hayde) Rasulullah'a (sav) gelip Ey Allah'ın Resulü! Kendisine en güzel şekilde muamele etmem gereken kişi kimdir? Diye sordu. Hz. Peygamber (sav); "annendir" buyurdu. Sonra kim? diye sordu. Hz. Peygamber; "annendir" buyurdu. Adam sonra kim? diye sordu. Hz. Peygamber; "annendir" buyurdu. Adam sonra kim? diye sordu. Hz. Peygamber (sav); "babandır"[1] buyurdu.
Hadis-i Şerif’te de buyurulduğu gibi bir kimsenin en nazik, en naif muamele de bulunması gereken kişi annesidir. Zira anneler; çocukları en aciz ve en zayıf olduğu zamanlarda bıkmadan usanmadan çocuklarının hizmetini görürler. Hatta insanın meydana gelmesi; insan olarak teşekkül etmesi annesinin karnında olur. İşte o anne ortalama 280 gün boyunca çocuğunu karnında taşır. Kendi hayatının keyfini ve lezzetini feda ederek; çocuğunu karnında muhafaza edip büyütmek için son derece gayret gösterir. Yine bin bir zorlukla o çocuğu dünyaya getirir. Sonra bebeklik dönemi çocukluk dönemi hatta ilk gençlik döneminde de o çocuğuna hizmet eder. Hem de dünyada başka kimsenin yapamayacağı bir ilgi ve hassasiyetle.
İşte bu hakikat âyet-i kerime’de şöyle anlatılmıştır: “Ve Rabbin, kendisinden başkasına ibâdet etmemenizi ve ana-babaya iyilik etmeyi emretti. Eğer onlardan biri veya her ikisi, senin yanında ihtiyarlığa erişirse, sakın onlara “öf!” bile deme! Onları azarlama ve onlara güzel söz söyle! Hem onlara merhametinden alçak gönüllülük kanadını indir ve de ki: “Rabbim! (Onlar) beni küçük iken nasıl (merhamet edip) yetiştirdilerse, (sen de) onlara (öyle) merhamet eyle!” [2]
Ayet-i kerimeden şu manalar anlaşılıyor;
Yine Bediüzzaman Hazretleri de anne babayla nasıl iletişimin kurulması gerektiğini şöyle ifade etmiştir; “Evet dünyada en yüksek hakîkat, peder ve vâlidelerin evlâdlarına karşı olan şefkatleridir. Ve en âlî (yüce) hukuk dahi, onların o şefkatlerine mukabil (karşılık), onlara hürmet etmek, onların haklarıdır. Çünkü onlar, hayatlarını kemâl-i lezzetle evlâdlarının hayatı için fedâ ediyorlar, sarfediyorlar.“[3] Yani Bediüzzaman Hazretlerinin şu ifadesinden şunu anlıyoruz ki; evladın anne babaya hürmet etmesi, bir lütuf değil bilakis, anne ve babanın haklarıdır.
Bu hak ve hukuku anladıktan sonra eğer şöyle denirse; “Ben anne ve babama karşı muamelem de çok dikkatliyim. Onları incitmemeye çalışıyorum. Ancak onlar yine de beni kızdıracak ve kıracak şekilde konuşuyorlar” Bu itiraza karşı şöyle denilebilir; Anne ve babamız küçüklüğümüzde bizim inatçılığımıza yahut yaramazlığımıza nasıl sabredip bize olan hizmetlerini aksatmadılarsa hatta bize olan sevgilerini her fırsatta gösterdilerse; biz de onların zamanla değişebilen bu hallerine öylece sabretmeliyiz. Âyet-i kerimede ifade edildiği gibi o hürmete layık anne ve babaya dua da etmeliyiz.
Yukarıda bahsedilen bütün hak ve hukuka riayet edildiği halde yine de kişi annesi ile iletişim problemi yaşayabilir. Böyle durumlarda Müslüman evlad yine afv ve sabır yolunu kendine seçmeli. Anne ile alakayı kesme yolunu seçmek asla doğru olmaz. Zira sıla-i rahim denilen akraba ile irtibatı/bağı kesmek bile hadis-i şerif ile yasaklanmıştır. “Akraba ilişkisini kesen, cennete giremez.”[4] Eğer akrabası ile bağını kesen böyle tehdit edilirse, annesi ile bağını kesenin ahvalini düşünmek gerekir.
Ancak kişinin annesi yahut babası onu haksızlığa ve Allah’a isyana teşvik ederse ya da zorlarsa o zaman bu kişi şu âyet-i kerimenin emrine uymalıdır. “Ey îmân edenler! Eğer îmâna karşı küfrü (tercîh edip) seviyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (dahi gerçek) dostlar edinmeyin! Artık içinizden kim onları (o hâlde iken gerçek) dost edinirse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.[5]
Ayrıca bakınız;
https://risale.online/soru-cevap/anne-babayi-hosnud-etmek
[1] Buhari, Edeb, 2.
[2] İsra, 17/23-24.
[3] 21.Mektub, Lemalar 282.
[4] Buhari, Edeb, 11.
[5] Tevbe, 9/23.