Soru

Allah'ın Sonsuz Kemalini Görmek ve Göstermek İstemesi

Allah'ın kemalini göstermesine örnekler verebilir misiniz? Yani Allah'ın kemali kâinatta nasıl tecelli ediyor?

Tarih: 7.02.2023 01:07:48
Okunma: 275

Cevap

Kemal; bir şeyin tam ve noksansız dereceye erişmiş olması, mükemmellik, kusursuzluk, olgunluk ve eksiksiz olma gibi manalara gelen bir kelimedir.

Allah’ın kemali denince; Allah’ın zâtı, isim ve sıfatları bakımından sonsuz mükemmellik, yetkinlik ve kusursuzluk halini ifade eden bir terimdir.

Evet, Rabbimizin bütün isim ve sıfatları her türlü noksanlıktan, kusurdan ve çirkinlikten münezzeh olup kemal noktadadır, yani mükemmeldir. Dolayısıyla Allah’ın yarattığı bütün varlıklar ve hikmetiyle gördüğü bütün işler ve icraatlar da kusursuz, eksiksiz, tam ve sanatlıdır. Kâinatın hiçbir yerinde gerçek manada bir eksiklik ve kusur yoktur.

Zira bütün varlıklar, vücutlarıyla, kabiliyetleriyle, sanatlı ve nakışlı halleriyle ve gördükleri harika vazifeleri ile bir kemalleri olup mükemmel ve kusursuz bir yapıya sahiptirler. Demek onları yaratan zât (Allah c.c.) hem zâtı hem de isim ve sıfatları itibariyle sonsuz bir kemale sahiptir ki her şeyi mükemmel olarak yaratıyor.

Bu hakikate işaret eden Kur’ân’ı Hakîm’in pek çok âyeti bulunmaktadır. Meselâ Mülk Sûresi’nde Yüce Rabbimiz Şöyle buyurmaktadır: O ki, yedi göğü tabaka tabaka (birbiriyle âhenkli) olarak yarattı. Rahmân (olan Allah)’ın yarattığında hiçbir düzensizlik göremezsin! Haydi gözünü çevir de bir bak, hiçbir çatlak görecek misin? Sonra gözünü tekrar tekrar çevir ve yine bak; o göz, aradığı kusûru bulamadan zelil ve bitkin bir hâlde sana dönecektir!”[1]

Bu âyetlerde kâinatın çok dakik, muntazam, kusursuz ve eksiksiz yaratılışına, onlara bakıldığında herhangi bir kusur, uygunsuzluk ve eksiklik görmenin mümkün olmadığına ve kâinatın mükemmel işleyişine, intizam ve düzenine dikkat çekilmektedir. Böylece bu muhteşem ve kusursuz evrenin yaratıcısının ancak ve ancak sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi bir zât (Allah c.c.) olabileceği ilan edilmektedir.

Ğâşiye Sûresi’nde ise şöyle buyurulmaktadır: (Onlar) hiç deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmış? Ve göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiş? Ve dağlara bakmıyorlar mı, nasıl dikilmiş? Ve yere bakmıyorlar mı, nasıl yayılıp döşenmiş?”[2]

Bunun gibi pek çok âyette Rabbimiz varlıkların kusursuz ve sanatlı yaratılışlarını (kemallerini) tüm insanlığa tekrar tekrar hatırlatmaktadır. Yarattığı varlıklar üzerine yeminler ederek onların üzerindeki mükemmel sanata ve harika vazifelerine dikkatleri çekmektedir.

Bu noktadan bakıldığında koca kâinat, atomlardan galaksilere kadar her bir varlığıyla Allah’ın sonsuz kemal ve mükemmellikte olan isim ve sıfatlarına bir ayna ve bir delil hükmündedir. Yeter ki imanî bir bakış açısıyla bakılsın, gafletle bakılmasın.

Risale-i Nur’da Bediüzzaman Hazretleri çok risalelerinde hep bu hakikati işlemekte ve izah etmektedir. Örnek olarak bir alıntı ile konuyu tamamlamak istiyoruz. Şöyle ki:

“Sinek kanadından tut, tâ semâvât kandillerine kadar öyle bir nizam var ki, akıl onun karşısında hayretinden ve istihsânından (beğenmesinden) سُبْحاَنَ اللّٰهِ  [Allah, (her türlü noksanlıktan) münezzehtir!] ماَ شآَءَ اللّٰهِ  [Allah’ın dilediği (ne güzeldir)!] باَرَكَ اللّٰهُ  [Allah mübârek kılsın!] der, secde eder. Eğer zerre miktar şerîke (ortağa) yer bulunsa idi, müdâhalesi olsa idi, لَوْكاَنَ ف۪يهِمَٓا اَلِهَةٌ اِلَّا اللّٰهُ لَفَسَدَتاَ  [Eğer o ikisinde (yerde ve gökte) Allah’tan başka ilâhlar bulunsaydı, elbette o ikisi (ve onlarda görünen şu intizam) fesâda uğrardı (bozulup giderdi)!][3] âyet-i kerîmesinin delâletiyle (işaretiyle), nizam bozulacaktı, sûret değişecekti, fesâdın âsârı (bozulmanın eserleri) görünecekti. Hâlbuki فاَرْجِعِ الْبَصَرَ هَلْ تَرَي مِنْ فُطُورٍ  [Gözünü çevir de bak, hiçbir çatlak görebilir misin?] ثُمَّ ارْجِعِ الْبَصَرَ كَرَّتَيْنِ يَنْقَلِبْ اِلَيْكَ الْبَصَرُ خاَسِئاً وَهُوَ حَس۪يرٌ  [Sonra gözünü tekrar tekrar çevir ve yine bak; o göz, aradığı kusûru bulamadan zelil ve bitkin bir hâlde sana dönecektir!] delâletiyle ve şu ifâde ile, nazar-ı beşer (insan bakışı) kusûru aramak için ne kadar çabalasa, hiçbir yerde kusûru bulamayarak, yorgun olarak menzili olan göze gelip, onu gönderen münekkid (tenkîd edici) akla diyecek: ‘Beyhûde yoruldum, kusur yok!’ demesiyle gösteriyor ki, nizâm ve intizam gayet mükemmeldir. Demek intizâm-ı kâinât (kâinatın düzeni), vahdâniyetin (Allah’ın birliğinin) kat‘î şâhididir.”[4]

 

[1] Mülk, 67/ 3-4.

[2] Ğâşiye, 88/ 17-20.

[3] Enbiyâ, 21/22.

[4] Mektûbât, 33.Mektûb, 338.


Etiketler

Alâkalı Sorular

Yorum Yap

Yorumlar