Risale-i Nur'a hizmetkar olmak için ne gerekiyor?
Risale-i Nur hizmeti devam ettikçe yazı hizmetinin de devam edeceğini ve elzem olduğunu isbat eden Risale-i Nur'dan bazı ifadeler gösterebilir misiniz?
Bediüzzaman Hazretleri İhlas Risalesi'nde, aynı manevi hizmetleri ortaklaşa yapan kimselerin, bu hizmetlerden ortaya çıkan sevapları böülüşmeksizin tamamen alacaklarını anlatıyor. Bir gaz lambasının farklı parçalarını getirerek birleştiren insanların her birisinin kendi aynasına bir lamba yansımasını misal vererek mevzuyu güzelce izah ediyor. Benim merak ettiği şey şu: Acaba bu mevzuya açıkça işar...
İhlas Risalesi'nde "Ey Risale-i Nur şakirdleri ve Kur'ân'ın hizmetkârları! Sizler ve bizler öyle bir insan-ı kâmil ismine lâyık bir şahs-ı mânevînin âzâlarıyız." denilmiş. Burada neden sizler ve bizler denilmiştir? Ayrıca, "insan-ı kamil ismine lâyık bir şahs-ı mânevînin âzâlarıyız" kısmını açıklar mısınız?
Risale-i Nur talebesinin hizmetteki sadakati nasıl olmalıdır? Hizmetteki abilerimizin ve Üstadlarımızın sadakat ile ilgili misallerini verebilir misiniz?
"Bu hizmet-i Kur'aniyede bulunan kardeşlerinizi tenkid etmemek ve onların üstünde faziletfüruşluk nev'inden gıbta damarını tahrik etmemektir." ifadesindeki "tenkit etmemek"ten ne anlamalıyız? Hiç bir şekilde tenkit edilmeyecek mi?
"Bu hizmet-i Kuraniyede bulunan kardeşlerinizi tenkit etmemek" ve "gıpta damarını tahrik etmemek" cümlelerine misal verebilir misiniz?
"İkinci Misâl:Ehl-i san‘at, netice-i san‘atı ziyade kazanmak için, iştirâk-i san‘at cihetinde mühim bir servet elde ediyorlar. Hatta dikiş iğneleri yapan on adam, ayrı ayrı yapmaya çalışmışlar. O ferdî çalışmanın neticesi, her günde; yalnız üç iğne, o ferdî san‘atın meyvesi olmuş. Sonra teşrîkü’l-mesâî düsturuyla on adam birleşmişler. Biri demir getirip, biri ocak yakıp, biri delik açar, biri ocağ...
“İnsan, nisyândan alındığı için, insan nisyâna mübtelâdır. Nisyânın en fenâsı da nefsin unutulmasıdır. Fakat hizmet, sa‘y ve tefekkür zamanlarında nefsin unutulması, yani nefse bir iş verilmemesi dalâlettir. Hizmetler görüldükten sonra, neticede, mükâfât zamanlarında nefsin unutulması kemâldir. Bu i‘tibârla ehl-i dalâlet ile ehl-i kemâl, nisyân ve tezekkürde müteâkistirler.” Burada Hz. Üstad nefsi...
Bizler zamanın müceddidi olan Bediüzzaman hz.lerinin davasını, onun hizmetini nasıl layığıyla devam ettirebiliriz? Üstad bu konuda bizlere neler söylüyor? Bizim üzerimize ne gibi görevler düşüyor?