Cevşen'de Allah'ın bin bir isminin geçtiği söyleniyor. Halbuki onların çoğu isimden çok bir sıfata benziyor? Bunlar isim midir, sıfat mıdır?
Secde Suresi 7. âyette, Allah’ın her şeyi güzel yarattığı bildirilmektedir. O halde etrafımızda gördüğümüz çirkinliklere ne diyeceğiz?
Muhammed isminin konulmasında hüküm nedir? Halk arasında bu isim ağır gelir; yada çocuk büyüdüğünde başka birisi kötü söz söylerse mes'ul olunur, gibi kanaatler var.
6,5 yaşında bir oğlumuz var nazama alıştırmaya çalışıyoruz. Bazen abdesti olmadığı halde var diyor yada almadığı halde aldım diyor. Ne yapmak lazım. Bunun dışında çok hayalci bizim hoşumuza gidecek şekilde olaylar kurup anlatıyor kafasından gerçek dışı ne yapmalıyız?
Aynı durumla karşılaşan iki kişiden biri iyiyi seçtiği halde diğeri niye kötüyü seçiyor? İnsanların cüz i ihtiyarisi farklı mı? Farklıysa Allah birini iyiye yakın birini kötüye yakın mı yarattı (haşa)?
24. sözde geçen "Demek, bütün kâinâtı arkada bırakmak şartıyla mahlûkiyetin kapısından Hâlık isminin müntehâsına yetişirsin. Dâire-i sıfâta yanaşırsın." ifadesi izah eder misiniz.
Deizmin asıl sorunu olan ''Allah saat gibi kainatı kurdu, sonra kendi haline bıraktı'' görüşüne cevap verir misiniz?
Evvelâ: Delil kat'iyyü'l-metîn olduğu gibi, kat'iyyü'd-delâlet olmak gerektir. Hâlbuki tevil ve ihtimalin mecâli vardır. Zira, nehy-i Kur'ânî âmm değildir, mutlaktır; mutlak ise, takyid olunabilir. Zaman bir büyük müfessirdir; kaydını izhar etse, itiraz olunmaz. Hem de hüküm müştak üzerine olsa, me'haz-ı iştikakı, illet-i hüküm gösterir. Demek bu nehiy, Yahudi ve Nasara ile Yahudiyet ve Nasraniyet...
"Gafletten neş'et eden dalâlet, pek garip ve aciptir. Mukareneti, illiyete kalb eder. İki şey arasında bir mukarenet olursa, yani daima beraber vücuda gelirlerse, birisinin ötekisine illet gösterilmesi o dalâletin şe'nindendir. Halbuki, devamlı mukarenet, illiyete delil olamaz."(Mesnevi-i Nuriye, katre, Osmn. 66)
Burada üstad(ra) mukarenetin illiyete delil olamayacağını anlatırken bir de ayrı ola...
Bundan yaklaşık bir ay önce idi. Kendi hâlimde öylesine bir şeyler söylüyordum. Birden dilim sürçtü ve hâşa ağzımdan yanlış bir kelime çıktı. Bunun için defalarca kez tevbe ettim, hâlâ daha tevbe etmeye devam ediyorum. Ben ne yapmalıyım bilemiyorum, arada kaldım. Kalbimde kesinlikle öyle bir niyet yoktu o sözü söylerken.