Soru

Alışverişte Emniyet ve Sadakatin Muhafazası / İyilikte Cömert Olunması / Abdullah b. Ömer Hazretlerinin Kıssası

Osmanlıca Asay-ı Musa Mecmuası sayfa 250'de İktisad Risalesi'nde geçen; "Alışverişin esası ve ruhu olan emniyetin ve sadakatin muhafazasından gelen bir halet" cümlesini izah eder misiniz? Bu nasıl oluyor? Yani burada bahsedilen emniyet ve sadakat pazarlık yapmak ile nasıl sağlanmış oluyor?

Tarih: 8.01.2025 00:45:55

Cevap

Metnin doğru anlaşılması için İktisad Risalesi’nde geçen kıssayı mana itibariyle buraya alalım:

Hazret-i Ömer’in (r.a) en mühim ve büyük evladı, sahâbe âlimlerinin içinde en mümtâzlarından olan Abdullah b. Ömer Hazretleri, çarşı içinde alışverişte kırk paralık bir meseleden, iktisad için ve ticaretin medârı olan emniyet ve istikameti muhâfaza için şiddetli münâkaşa etmiş. Bir sahâbe ona bakmış. Yeryüzünün halifesi olan Hazret-i Ömer’in (ra) evladının kırk para için münakaşasını, acîb bir hısset (cimrilik) zannederek, o imamın arkasına düşüp durumu anlamak ister. Baktı ki, Hazreti Abdullâh evine girdi. Kapıda bir fakir adam gördü. Bir parça orada durdu. Daha sonra ayrıldı, gitti. Sonra evinin ikinci kapısından çıktı. Diğer bir fakiri orada da gördü. Onun yanında da bir parça durdu. Daha sonra oradan da ayrıldı, gitti. Uzaktan bakan o sahâbe merak etti. Gitti, o fakirlere sordu: “İmam sizin yanınızda durdu, ne yaptı?” Her birisi dedi: “Bana bir altın verdi.” O sahâbe dedi: “Fesübhânallâh! Çarşı içinde kırk para için böyle münakaşa etsin de, sonra evinde iki yüz kuruşu kimseye sezdirmeden tam bir rızayla versin!” diye düşündü. Gitti, Hazreti Abdullâh b.  Ömer’i (ra) gördü. Dedi: “Yâ İmam! Bu müşkilimi hallet. Sen çarşıda böyle yaptın. Evinde de şöyle yapmışsın?” Ona cevâben dedi ki: “Çarşıdaki durum, iktisaddan ve kemâl-i akıldan ve alışverişin esası ve ruhu olan emniyetin ve sadâkatin muhâfazasından gelmiş bir hâlettir, cimrilik değildir. Evimdeki durum, kalbin şefkatinden ve ruhun kemâlinden gelmiş bir hâlettir. Ne o hissettir (cimriliktir) ve ne de bu israftır.[1]

Çarşıdaki durum, iktisaddan ve kemâl-i akıldan ve alışverişin esası ve ruhu olan emniyetin ve sadâkatin muhâfazasından gelmiş bir hâlettir, cimrilik değildir.

Bir malı daha ucuza almak için sıkı pazarlık yapmak, dışarıdan bakıldığında zengin biri için cimrilik gibi görünebilir. Ancak bu durum ailenin, pazarın, şehrin, toplumun hatta ülkenin güven ve istikrarını sağlamak adına son derece önemli ve gerekli bir tavırdır.

Alışverişlerde ve ticarette insanın bilinçli ve ölçülü hareket etmesi hem kişisel hem de toplumsal yaşam açısından büyük bir öneme sahiptir. Herkes harcamasına dikkat ederse, toplumun ekonomik yapısı sağlam ve adil bir düzen üzerine kurulur. Kişi kendi iktisadî hayatını düzene sokarsa; iktisatlı, ölçülü, hassas bir harcama yaparsa; malının ve mülkünün muhafazası adına dikkatli davranırsa bulunduğu şehrin, ülkenin ekonomisine katkıda bulunmuş olur. Kaynakların idareli şekilde kullanılması, diğer yandan insanların isteklerini gönüllü olarak zaruri ihtiyaç maddeleriyle sınırlandırması vesilesiyle; yeryüzünde fakirliğin kalkması, bereketin artması, gelir dağılımında adaletsizliklerin ortadan kalkması, çevre kirliliğinden eser kalmaması gibi sonuçlar doğuracaktır.

Birkaç liralık alışverişlerde bile pazarlık edilmesi, cimri bir tavır değil, ticarette dürüstlük ve dengeyi koruma hassasiyetinden kaynaklanır. Bununla birlikte, o büyük sahabi şefkat ve cömertlikte de eşsizdir. Küçük hesaplar için pazarlık eden bu mübarek zat, ihtiyaç sahiplerine fark ettirmeden iki altını Allah rızası için sadaka olarak vermekten de geri durmaz.

İmâm-ı A‘zam (ra) bu sırra işaret olarak لَٓا اِسْرَافَ فِي الْخَيْرِ كَمَا لَا خَيْرَ فِي الْاِسْرَافِ demiştir. Yani “Hayırda ve ihsânda -fakat müstehak olanlara- israf olmadığı gibi, israfta da hiçbir hayır yoktur.”[2]


[1] Bediüzzaman Said Nursi, Lem’alar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 250

[2] Bediüzzaman Said Nursi, Lem’alar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 251


Yorum Yap

Yorumlar