İnançsız bir kişi yanımıza gelse ve müslüman olmak istediğini söylese, ancak biz nefsimize uyup tembellik edip ona yardım etmesek dinden çıkar mıyız?
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Kastamonu Lahikası adlı eserinde, İkinci Dünya Savaşı sırasında suçsuz yere öldürülen Hristiyan siviller için "şehid hükmündedirler" diyor. Ehli Sünnet inancına göre şehid sayılmak için müslüman olmak şart değil mi? Bu mevzuyu açıklar mısınız?
Bediüzzaman Hazretleri, Hutbe-i Şamiye'nin baş kısmında "Mualecenin esasları onları biliyorum" derken ne demek istiyor? İzah eder misiniz?
Mutlak yokluk var mıdır? İzah eder misiniz?
Üstad Bediüzzaman kendi nefisne hitaben, "müzekkâ olmadığın için" diyor. Bunu nasıl anlamamız gerekir?
Üstad Bediüzzaman, 5. Mektupta Tarik-i Nakşi'nin üç perdesinin izahını yaparken, ikincisi olarak "feraiz-i diniyyeye ve sünnet-i seniyyeye tarikat perdesi altında hizmettir" diyor. Bu cümlenin geniş izahını yapar mısınız?
Arkadaşımızın evine gitmek için o arkadaşımız olmadan eşinin arabasına üç bayan arkadaş ve çocuklarımız binmemiz caiz midir?
Namaz kılmayı unutmamak veya namazı kaçırmamak için ne yapabiliriz?
Bazı kimseler, namaz kılan birisi hakkında, "Falan da namaz kılıyor ama şöyle şöyle yakışıksız işler de yapıyor" diyerek namaza soğuk bakıyorlar. Bunlara nasıl cevap vermeliyiz?
"Hem, namaz kılanın diğer mübah dünyevî amelleri, güzel bir niyet ile ibâdet hükmünü alır." Bu cümleyi nasıl anlamamız gerek? Ben böyle anlıyorum: Bir insan namaz kılıyorsa onun hayatı dine hizmet ediyor. Ondan dolayı hayatına hizmet eden hersey yine ibadet olur. Mesela uyumak, yemek, çalışmak hayatına hizmet eder ve hayatıda dine hizmet eder. Essebebu kel fail kaidesine göre uyumak, yemek ve çalı...