Risâle-i Nûr'da ""Her şey kaderle takdir edilmiştir. Kısmetine râzı ol ki, rahat edesin." şeklinde bir cümle geçmektedir. Kaderin ilim nev'inden olduğunu biliyoruz. Ancak burada takdir etmekten bahsediliyor. Takdir etmek ise, irade ve kudret ile olur. Halbuki, kader sadece bilmekti. İkisini nasıl tevfik edeceğiz. İkinci sorum ise: Bu hükmü hayatımıza nasıl tatbik edebiliriz. Çünkü geçmişte elde ed...
Kader Risalesi'nin girişindeki, "Kader ve cüz-ü ihtiyarî, İslâmiyetin ve imanın nihayet hududunu gösteren, hâlî ve vicdanî bir imanın cüzlerindendir. Yoksa ilmî ve nazarî değillerdir." cümlesindeki "hâlî ve vicdanî","ilmî ve nazarî" tabirlerinden ne anlamamız gerekir?
İnsan, kaderinde yazılmış olan şeyleri aynen yaptığına göre işlemiş olduğu günahlardan dolayı mesul olur mu?
Kaderin varlığını ispat eden deliller nelerdir?
Koca karısına her ne zaman istersen kendini bosayabilirsin şeklinde talak yetkisi verdi ise kadın bunu sınırlı bir anında kullanmaktan korktuğu için kocasına iade edebilir mi? Veya kadın çok vesveselerinden dolayı ağzından istemeden vesvese dolayısı ile nikahı bozacak bir söz çıksa bu geçerli olur mu?
Zâlim erkeklerinin şerlerinden ve tahakkümlerinden kurtulmak için, başka bir tarzda, za‘fiyetten ve aczden gelen başka bir nev‘de riyâkârlığa giriyorlar.
Yukarıdaki kısmı açıklar mısınız?
Kadının kocaya karşı yükümlülükleri nelerdir ve erkeğinin kadına karşı hakları nedir?
Kadının Çalışması caiz midir? Şayet caiz ise hangi durumlarda caizdir?
Kadının önceliği hizmet ve ilim mi olmalı; yoksa eşi ve evi mi olmalı?
Hz. Meryem peygamber midir, kadınlardan peygamber gelmiş midir?