Eşlerin birbirini namaza kaldırma ve davet zorunluluğu varmı dır? Sabah namazına kaldırmazsa eş sorumlu olur mu? Veya namaza çağrıldığı halde kalkmazsa eş ne yapmalı? Zorlamalı mı yoksa eşler birbirlerini kendi haline mi bırakmalı?
Feridüddin Attarın eserinde şu rivayet geçmekte; Râbiatu’l-Adeviyye, bir defasında Süfyan es-Sevrî de yanında olduğu halde sabaha kadar namaz kılmışlar, Süfyan, bunu bize nasip eden Allah’a şükredelim deyince o: “Öyleyse bugün oruç tutalım” demiş. Onların bu hali haremlik selamlık anlayışıyla çelişmiyor mu?
İyi günler! Son günlerde Filistin konusu malum. Etrafta listeler halinde İsrail malları diye sosyal medya da yayılıyor. Bu malları alıp almama noktasında nasıl yapmak lazım? Yani nerden bakarsak hepsi etrafımızı sarmış durumda, üçünü almasak illaki birini alıyoruz. Bunları aldığımız takdirde gerçekten ümmet olarak mesul oluyur muyuz?
Üstadımız (ra) Bir izahında "Kader ve cüz-i ihtiyarî, İslâmiyetin ve imanın nihayet hududunu gösteren, hâlî ve vicdanî bir imanın cüzlerindendir. Yoksa ilmî ve nazarî değillerdir." derken, başka yerde "Kader, ilim nevindendir. İlim, mâlûma tâbidir. "buyuruyor.Kadere biryede ilmi değildir denilirken, diğer yerde ilim nevindendir denmesini izah edermisiniz?
Kadınlar özür halinde Kur’ân-ı Kerim okuyabilirler mi?
Risâle-i Nur’ları yazabilirler mi?
"Hâşiye: Kur’ân-ı Hakîm, kâfirlerin küfriyâtlarını ve galîz ta‘bîrâtlarını ibtâl etmek için zikrettiğine istinâden, ehl-i dalâletin fikr-i küfrîlerinin bütün bütün muhâliyetini ve bütün bütün çürüklüğünü göstermek için, şu ta‘bîrâtı farz-ı muhâl sûretinde titreyerek kullanmaya mecbûr oldum." (Sözler)
Yukarıda geçen; Kuranda kafirlerin küfürleri nasıl geçiyor. konuyla ilgili olarak izah eder misi...
Tabiat Risalesi’nin üçüncü muhalinde geçen, ''Sultan-ı Ezeli’nin
hikmetinden gelen nizamat-ı kainatın MANEVİ KANUNLARINI birer MADDİ
MADDE tasavvur ederek ve saltanat-rububiyetin KAVANİN-İ İTİBARİYESİNİ
ve o Mabud Ezeli’nin şeriat-ı fıtriyye-i kübrasının MANEVİ ve yalnız
VÜCUD-U İLMİSİ bulunan ahkamlarını ve düsturlarını birer MEVCUD-U
HARİCİ ve maddi bir madde tahayyül ederek o İLM ve KELAMD...
Bir zaman, müslim olmayan bir zât, tarîkattan hilafet almak için bir çare bulmuş ve irşada başlamış. Terbiyesindeki müridleri terakkiye başlarken, birisi keşfen mürşidlerini gayet sukutta görmüş. O zât ise ferasetiyle bildi, o müridine dedi: "İşte beni anladın." O da dedi: "Madem senin irşadın ile bu makamı buldum, seni bundan sonra daha ziyade başımda tutacağım." diye Cenab-ı Hakk'a yalvarmış, o ...
Kastamonu Lahikasında geçen, "Hılkaten çok istediği ve fıtraten muhtaç olduğu münasib kocayı daha bulamazlar. Bulsalar da başlarına bela bulurlar."
1) Bulsalar da başlarına bela bulurlar ne demektir izah eder misiniz?
"Hattâ bu hâlin neticesi olarak o âhirzamanda, bazı yerlerde nikâha rağbetsizlik yüzünden, [kırk kadına bir erkek nezaret edecek] derecede kadınların ehemmiyetsiz, sahibsiz, kıymet...
Kısaca ve maddeler halinde musibet ve belaların hikmetlerini yazar mısınız?