Günahlara bağımlı olan ve günahtan aldığı lezzet dolayısıyla dinin emirlerinin yükümlülüğü altına girmek istemeyen, geçmişte ibadetlerini yapan bir genci nasıl uyandırabilriz. Risale-i Nurdaki hakikatlerden yola çıkarak nasıl intibaha getirebiliriz?
Birincisi: Bundan on beş sene evvel, Rusya’nın şimâlinde esîr olduğum zaman, doksan esîr zâbitlerimizle beraber büyük bir fabrika koğuşunda bulunuyorduk. Sıkıntıdan ve ruh darlığından çok münâkaşalar, gürültüler oluyordu. Umumunun bana karşı ziyâde hürmetleri olduğundan teskîn ediyordum. Sonra, sükûneti muhâfaza için dört beş zâbiti tâ‘yîn ettim. Ve dedim: “Hangi köşede bir gürültü işittiniz, heme...
"Her söylediğin doğru olmalı fakat her doğruyu söylemek senin hakkın değildir" hakikatini nasıl anlamalıyız? Bazı kimseler bu hakikati yanlış anlayıp, hakikatleri insanlara tebliğden geri duruyorlar. Bu hakikat, doğrusunu bilmeyen kimseler tarafından suistimal ediliyor. İzah eder misiniz?
Çokça kullanılan "hidayet Allah'tan sözünü açıklar mısınız? Birisine bir hakikati anlatıyoruz. Karşımızdaki seçiyor ya da seçmiyor. Adama tebliğ ulaştı ama Allah hidayet nasip etmedi mi diyeceğiz? Allah hidayet etmedi ise neden ahirette suçlu oluyor? Hidayet etmemesinde adamın rolü nedir?
"İşte şu üç misâl gibi, insanlar, insana verilen cihâzât-ı ma‘neviyeyi eğer nefsin ve dünyanın hesabıyla isti‘mâl etse ve dünyada ebedî kalacak gibi gāfilâne davransa, ahlâk-ı rezîleye ve isrâfât ve abesiyete medâr olur. Eğer hafiflerini dünya umûruna ve şiddetlilerini vezâif-i uhreviyeye ve ma‘neviyeye sarf etse; ahlâk-ı hamîdeye menşe’, hikmet ve hakîkate muvâfık olarak saadet-i dâreyne medâr ol...
"Hatta en latîf ve güzel bir hakîkat-i îmâniyeyi muhtaç bir mü’mine bildirmek ki; en ma‘sûmâne, zararsız bir menfaattir.
Mümkünse, nefsinize bir hodgâmlık gelmemek için, istemeyen bir arkadaşla yaptırması hoşunuza gitsin" (21. Lema) Burada "yaptırması" kelimesinden kasıt nedir? Kimin yaptırması hoşunuza gitsin sorusunun cevabı nedir?
Azîz, gayretli, ciddî, hakîkatli, hâlis, dirâyetli kardeşim, Bizim gibi hakîkat ve âhiret kardeşlerin, ihtilâf-ı zaman ve mekân, sohbetlerine ve ünsiyetlerine bir mâni‘ teşkîl etmez. Biri şarkta, biri garbda; biri mâzîde, biri müstakbelde; biri dünyada, biri âhirette olsa da beraber sayılabilirler. Ve sohbet edebilirler. Hususan bir tek maksad için bir tek vazîfede bulunanlar, birbirinin aynı hük...
Bediüzzaman hazretleri bir yerde "“Vicdanın ziyası ulum-u diniyedir. Aklın nuru fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecelli eder." demektedir. Ancak 11. recada "ulûm-u felsefiyeyi, ulûm-u İslâmiye ile beraber havsalama doldurmuştum. O ulûm-u felsefiyeyi pek yanlış olarak ma‘den-i tekemmül ve medâr-ı tenevvür zannetmiştim. Halbuki o felsefî mes’eleler, ruhumu çok fazla kirletmiş ve te...
'Her kim ilim talep ederken ölüm hakikati gelse, onun mertebesiyle enbiya mertebesi arasında yalnız nübüvvet farkı kalır.' hadisi şerifin açıklaması nedir?
Üstad Bediüzzaman diyor ki: "Bir cüz’î hakîkat-i îmâniyeyi inkâr eden, kâfir olur; ve kabûl etmeyen, Müslüman olmaz." 1- İnkar ile kafir olmak, kabul etmemek ile müslüman olmamak ne demek? 2- "Tesettür gereksizdir diyen kafir olur, fakat böyle demeyen ama tesettüre riayet etmeyip gereken önemi göstermeyen gayr-i müslim olur" desem doğru olur mu? 3- Kafir olmakla, müslümanlıktan çıkmanın netice iti...