"Yüzünü gören cennetlik, Allah yüzüne güldü" gibi kelimeleri kullanmak günah mıdır?
Evvelâ: Delil kat'iyyü'l-metîn olduğu gibi, kat'iyyü'd-delâlet olmak gerektir. Hâlbuki tevil ve ihtimalin mecâli vardır. Zira, nehy-i Kur'ânî âmm değildir, mutlaktır; mutlak ise, takyid olunabilir. Zaman bir büyük müfessirdir; kaydını izhar etse, itiraz olunmaz. Hem de hüküm müştak üzerine olsa, me'haz-ı iştikakı, illet-i hüküm gösterir. Demek bu nehiy, Yahudi ve Nasara ile Yahudiyet ve Nasraniyet...
Deprem gibi afetler neden günahkar kafir memleketlerde değil de genellikle Müslüman memleketlerde oluyor?
Sıla-i Rahim çok önemli bunu biliyorum. Babam ile halamlar ve amcamlar arazi yüzünden kavgalılar. Ama babam geri duruyor, kavga olmasın diye. Fakat o geri çekildikçe babamın üzerine geliyorlar. Ne yapmak gerek? Ben selam veriyorum, konuşuyorum ama kalbimden konuşmak hiç gelmiyor. Konuşulacak insan değiller çünkü. Ama sıla-i rahim önemli diye ben selam veriyorum fakat onlar almaktan kaçıyorlar. Ne ...
Gençlik Rehberi'nde geçen, "Hem senin medar-ı fahrin olan uhuvvet ve hürmet ve hamiyet gibi güzel hasletlerin; incecik bir zamana, büyük bir sahradan bir parmak kadar yere inhisar ve hadsiz zamanda yalnız hazır saate mahsus olduğundan, sun'î ve muvakkat ve sahtekâr ve asılsız ve gâyet cüz'î olup, senin insaniyetin ve kemalâtın o nisbette küçülür, hiçe iner." cümlesini izah edermisiniz?
Birinci Söz'de geçen, "düşmanın hacatın nihayetsidir" cümlesini nasıl anlamalıyız?
Özellikle 1. Sözde ve kimi yerlerde geçen düşman kelimesinden ne anlamak gerekiyor, neler kastediliyor? kim-ne, kime-neye düşman ?
El çizgilerini okumak, kişi ve geleceği hakkında bilgi vermek ilminin hak olduğu söyleniyor. Risale-i Nur'da Mesnevi-i Nuriye'de "... ellerinin içlerinde, kalem-i kudret ile pek çok çizgiler, hatlar, nakışlar, nişanlar, yazılmıştır." deniliyor. Buna göre el çizgilerini okumak, bunun üzerinden geleceğe atıfta bulunmak caiz midir?
Sünnet-i Seniyye Risalesi'nin Dördüncü Nüktesi'nde geçen, el mevtü hakkun hakikatini izah eder misiniz?
İhlas nasıl "en makbul bir şefaatçi" oluyor? Ayrıca ihlas risalesinin başında üstadın yaptığı tanımdaki dokuz kelimeyi (1. en mühim bir esas, 2. en büyük bir kuvvet, 3. en makbul bir şefaatçi, 4. ...) örneklerle izah edebilir misiniz?