Kastamonu Risalesi 13. Mektup'taki (و اِنْ كُنْتُمْ مَرْضي) ayetinin 1500 küsür olan makâm-ı cifrîsi nasıl üstadın bahsettiği manaya işaret ediyor? 1500 rakamının bu manadaki hikmeti nedir?
"Şu Cehennem-i Suğrâ, Cehennem-i Kübrâya ait çok vezâifi, dünyada ve âlem-i berzahta görmüş ve ehâdislerle işaret edilmiştir." (Mektubat) İfadesini nasıl anlamamız gerekiyor?
Üstad, risalelerde Kur'an'ın ''7 külli vechi''ne işaret ediyor. Ancak üstad 7. Lemada Fetih suresinin son 3 ayetini tefsir ederken ''Sure-i Fethin bu üç âyetinin çok vücuh-u i’câzı vardır. Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın on vücuh-u külliye-i i’câziyesinden ihbar-ı bilgayb vechi, şu üç âyette, yedi sekiz vecihle görünüyor.'' diyerek ''7 külli vechi'' 10'a çıkarıyor...Neden? Acaba bu ''7 külli vech''e e...
1. İşaret ilk parağrafta 'hizbüşşeytanın çok defa galebe etmesi...'elcevap kısmında ise, 'pek kuvvetli ehl-i hakka bazen galebe eder' ifadeleri var. Hem çok defa galebe eder diyor; hem bazen galip olur diyor, tezat yok mu nasıl anlamalıyız?
Meyvenin 6. meselesinde geçen macun ve tiryak kavramları hangi varlıklara işaret ediyor?
İmam-ı Rabbani'nin (r.a) Mektubat adlı kitabında Üstad'a işaret ettiği mektubu bize gösterebilir misiniz?
20. Mektub'un 2. Makamında Bediüzzaman Hazretleri لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اللَّهُ diye devam eden cümle-i tevhidiyeyi izah ediyor. Ve başında "muhtasar bir işarettir" diyor. Birinci makam olan 10. Hüccet-i İmaniye daha kısa olduğu halde neden böyle bir ibare kullanıyor? Bu iki makamın birbirinden farkları nelerdir? Kısaca bilgi verir misiniz?
"Sonra (çok perdeler geçerek Rabbine) yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki, kab-ı kavseyn (iki yay) kadar veya daha da yakın oldu!" (Necm, 8-9) Bu ayet Peygamberimize ve Allah'a (cc.) mı işaret ediyor?Sorunun cavabı evetse (Haşa) Peygamberimiz bütün kainatı dolaştıktan sonra, Allah'ın bir mekanı mı var ki ''iki yay mesafesi kadar yaklaştı'' ifadesi kullanılıyor?
1. Şua'da ki ikinci ihtar bölümü olan "tevafuk ile işaretler eğer münasebet-i maneviyeye isnat etmezse ehemmiyeti azdır. Eğer münasebet-i maneviyesi kuvvetli ise ve onun bir Ferdi ve bir Masadaki hükmünde olsa ve müstesna bir liyakati bulunsa o vakit tevafuk ehemmiyetlidir." cümlesini izah eder misiniz?
"şu bin üçyüz elli bir tarih-i acibesine ve Saidin bir cihette müntehayı mücahedesine işaret ediyor?" derken Üstad hangi mücadelenin sonundan bahsetmiş olabilir?