"Şu Cehennem-i Suğrâ, Cehennem-i Kübrâya ait çok vezâifi, dünyada ve âlem-i berzahta görmüş ve ehâdislerle işaret edilmiştir." (Mektubat) İfadesini nasıl anlamamız gerekiyor?
Bediüzzaman hazretleri cehennemi, suğra ve kübra olarak iki kısımda ele almaktadır şöyle ki:
Cehennem ikidir. Biri suğrâ, biri kübrâdır. İleride suğrâ kübrâya inkılâb edeceği ve çekirdeği hükmünde olduğu gibi, ileride ondan bir menzil olur. Cehennem-i suğrâ yerin altında, yani merkezindedir. [1]
Yerkürenin altı, merkezidir. Yerkürenin yarıçapı 6371 km olduğundan her 33 metrede bir derecenin artığını kabul edecek olursak merkezde yaklaşık iki yüz bin derecelik bir sıcaklık mevcuttur. Yani iki yüz defa dünya ateşinden şiddetli ve rivâyet-i hadîse uygun bir ateş bulunuyor.
−“Cehennem ateşi dünya ateşleri üzerine altmış dokuz derece daha fazla kılındı. Bunların her birinin harareti bütün dünya ateşinin harareti gibidir.”[2]
Hem bir Fatır-ı Hakim ki, dağ gibi koca bir ağacı, tırnak gibi bir çekirdekte saklar. Elbette, o Zat-ı Zülcelalin kudret ve hikmetinden uzak değildir ki, küre-i arzın kalbindeki Cehennem-i Suğra çekirdeğinde Cehennem-i Kübrayı saklasın.[3]
Şu Cehennem-i Suğra, Cehennem-i Kübra'ya ait çok vazifeleri, dünyada ve kabir aleminde görmüş ve hadîslerle işaret edilmiştir.
Cehennemi suğra olan yerin merkezindeki ateş kütlesinin, cehennem-i kübranın vazifesini gördüğüne veya Cehennemin, dünyamızla bağlantılı olduğuna aşağıdaki rivayetleri örnek verebiliriz;
−“Namazı serinliğe bırakınız! Şüphesiz ki sıcağın şiddeti cehennemin kaynamasındandır!”[4]
- “Muhakkak ki yaz sıcağının şiddeti Cehennem sıcağındandır.”[5]
Arzın medar-ı senevisi altında bulunan Cehennem-i Kübra, yerin merkezindeki Cehennem-i Suğrayı güya tevkil ederek bazı vezaifini gördürmüş. [6]
“Saltanat-ı rububiyetinden uzak değildir ki, Cehennem-i Kübrâyı, elektrik lâmbalarının fabrikasının kazanı hükmüne getirip, âhirete bakan semânın yıldızlarını onunla iş'âl etsin, hararet ve kuvvet versin. Yani, âlem-i nur olan cennetten yıldızlara nur verip, cehennemden nar ve hararet göndersin; aynı halde, o cehennemin bir kısmını ehl-i azâba mesken ve mahpes yapsın. "[7]
Kabir aleminde ise, Cehennemi Suğra’nın nasıl bir vazife gördüğünü ancak Rabbimiz bilir. Yalnız şunu söyleyebiliriz ki:
Bir Hadis-i Şerifte Efendimiz(sav) “Gerçekten güneş ve ay kıyamet günü cehenneme atılacak iki nurdur”.[8] buyurarak Güneş ve Ay’ın cehennemde kullanılacağından bahsetmiş ve üstadımız, yerin altındaki ateş kütlesinin cehenneme bir çekirdek olacağından bahsetmiştir. Yani nasıl ki güneş, ay, magma sonraki alemde olan cehennemde kullanılıyorsa, Cenabı Hak bu dünyadaki ateşi de günahkar ruhlar için yine bu dünyada kabir aleminde kullanabilir. Bu ateşle dahi kabir azabı görülebileceğine işaret olabilir. La ya’lemu’l gaybe illallah.
[1] Bediüzzaman Said Nursi Mektubat 1, sh4, Altınbaşak Yayınları
[2] Müslim 2843/30, Buhari 3064, Tirmizi 2715
[3] Bediüzzaman Said Nursi Mektubat 1, sh4, Altınbaşak Yayınları
[4] Buhari 3062
[5] Buhari, Mevakit: 9, 10; Müslim, Mesacid: 180, 181; Ebu Davud, Salat: 4; Tirmizi, Mevakit: 5; Nesai, Mevakit: 5.
[6] Bediüzzaman Said Nursi Mektubat 1, sh4, Altınbaşak Yayınları
[7] Bediüzzaman Said Nursi Mektubat 1, sh5, Altınbaşak Yayınları
[8] Ed-Dür-rü’l Mensur, 6/318