“Arkadaş! Nefiste öyle dehşetli bir nokta ve açılmaz bir ukde var ki, zıdları birbirinden tevlid eder. Ve aleyhte olan her bir şeyi lehte zanneder. Meselâ güneşin eli sana yetişir, ziyasıyla başını okşar. Fakat senin elin ona yetişemez ve senin keyfin üzerine hareket etmez. Demek şemsin sana karşı iki ciheti vardır: Biri kurb, diğeri bu'd. Eğer senin ondan baîd olduğun cihetle "O bana tesir edemez...
Malesef isteyerek veya istemeyerek dinden çıkacak hareketlerde bulunuyoruz ahir zamanda. Tevbe ediyoruz. Nikahımızda düşüyormuş. Tekrar nikah tazeliyoruz. Merak ettiğim şey, Bu bizim talak hakkımızdan azaltır mı?
"Ve keza nazar ile niyet, mahiyet-i eşyayı tağyir eder. Günahı sevaba, sevabı günaha kalbeder. Evet niyet âdi bir hareketi ibadete çevirir. Ve gösteriş için yapılan bir ibadeti günaha kalbeder. Maddiyata esbab hesabıyla bakılırsa cehalettir. Allah hesabıyla olursa, marifet-i İlahiyedir." (Mesnevi-i Nuriye) Burada geçen "günahı sevaba kalbeder" kısmını izah eder misiniz?
Hz. Muhammed’e(s.av) hakaretler içeren ve protesto gösterilerine yol açan ’Müslümanların Masumiyeti’ adlı filmin yapımcısı Sam Bacile melunu gibi insanlarla alakalı haberler karşısında tavrımız ne olmalı. Risale-i nur böyle konularda nasıl hareket etmemizi ister?
Avrupa'da helak olan kavim var mı hiç? Üstadın filozofların çoğunluğu batıda, peygamberlerin doğuda çıkmış demesi ne anlama geliyor? Sonuçta filozoflar beşer, kendi kafalarına göre hareket ediyor. Bunlar insanların gelişmesini sağlayabilirler mi?
"Tarîkatta hissesi olmayan ve kalbi harekete gelmeyen, bir muhakkik âlim zât da olsa, şimdiki zındıkların desiselerine karşı kendini tam muhafaza etmesi müşkilleşmiştir." cümlesini açıklarmısınız?
"Risale-i Nur'un Cevşenü'l-Kebirden ve Celcelûtiye'den aldığı bir kuvvet ve feyzle vazife-i hilafetin en ehemmiyetlisi olan neşr-i hakaiki imaniye noktasında..." Cümle bu şekilde devam edip gidiyor. Bu cümleden hareketle Risale-i Nur Celcelutiye ve Cevşenü'l-Kebir'den feyz ve kuvvet alıyor denebilir mi?
"Eğer sen vücûdundaki o zerreleri, Kadîr-i Ezelî’nin kanunuyla hareket eden küçük me’murları veya bir ordusu; veya kalem-i kaderin uçları; her bir zerre bir kalem ucu veya kalem-i kudretin noktaları; ve her bir zerre bir nokta olduğunu kabûl etmezsen; o vakit senin vücûdunda çalışan her bir zerreye öyle bir göz lâzım ki; senin mecmû‘-u cesedin her tarafını görmekle beraber, münâsebetdâr olduğun bü...
Birinci sözde geçen "en güvendiğin salabet ve hararet emir tahtında hareket ediyorlar" cümlesindeki, salabet ve hararet ehl-i felsefenin nasıl temel taşı olmuş ve ne demektir? Yani sertliğe ve sıcaklığa güvenlerini hangi fikirlerle ortaya koymuşlardır?
"Nasıl ki bir saatin saniyeleri ve dakikaları ve saatleri ve günleri sayan haftalık saatin milleri birbirine benzer, birbirini isbat eder. Saniyelerin hareketini gören, sâir çarkların hareketlerini tasdîk etmeye mecbûr olur. Aynen öyle de, semâvât ve arzın Hâlik-ı Zülcelâl’inin bir sâat-i kübrâsı olan bu dünyanın saniyelerini sayan günler ve dakikalarını hesab eden seneler ve saatlerini gösteren a...