İhlas ve tevekkül kavramlarını izah eder misiniz? Bir iş yaparken ihlası ve tevekkülü nasıl yapacağız?
Azîz, gayretli, ciddî, hakîkatli, hâlis, dirâyetli kardeşim, Bizim gibi hakîkat ve âhiret kardeşlerin, ihtilâf-ı zaman ve mekân, sohbetlerine ve ünsiyetlerine bir mâni‘ teşkîl etmez. Biri şarkta, biri garbda; biri mâzîde, biri müstakbelde; biri dünyada, biri âhirette olsa da beraber sayılabilirler. Ve sohbet edebilirler. Hususan bir tek maksad için bir tek vazîfede bulunanlar, birbirinin aynı hük...
Sünühat'ta geçen, "İhtiyaç, medeniyetin üstadıdır. Sıkıntı, sefahatin muallimidir." cümlesini nasıl anlamalıyız?
Namazla ilgili bir kitapta okumuştum. Bir kişi Cuma namazını baştan sona kurallarına göre kılarsa iki Cuma arasi günahlarının affedileceği yazıyordu. Bu kişi iki Cuma arasi kul hakkına girebilir, evladını dövebilir veya zina yapabilir. Peki bu nasıl olur o zaman?
1. "Onlara bir iyilik gelirse bu Allah'tandır derler. Onlara bir kötülük gelirse bu senin yüzündendir derler. De ki hepsi Allah tan dir." (Nisa, 78) Sana ne iyilik gelirse Allah'tandır, sana ne kötülük gelirse kendindendir. "Nisa, 79" Bu iki ayeti nasıl anlamak lazım. Zahiren zıt gibi duruyor?
2. "Allah hiçbir adamın içine iki kalp koymamıştır." (Ahzap, 4) Halbuki iki kalpli insanların doğduğu ol...
Üçüncü nokta şudur: O Zât-ı Zülcelâl’in iki vasf-ı kemâlden iki şer‘i tecellî. Vasf-ı irâdeden gelen meşîetle takdîrdir, o da şer‘-i tekvînî. Vasf-ı kelâmdan gelen şerîat-ı meşhûre. Teşrîî evâmire karşı itâat, isyannasıl olur, öyle de tekvînî evâmire itâat ve isyan olur. Birincisi gāliben dâr-ı uhrâda görür mücâzâtı, sevabı. İkincisi ağleben dâr-ı dünyâda çeker mükâfât ve ikābı. Meselâ nasıl, sabr...
Bu cümleleri ve devamındaki mülk ve meleküt kavramlarını detaylı bir şekilde izah eder misiniz? Mülk ve meleküt arasında nasıl bir fark var?
İkinci Söz'deki "Bütün sadalar ise ya vazife başlamasındaki zikir ve tesbih ve paydostan gelen şükür ve tefrih veya işlemek neşesinden neşet eden nağamattır" cümlesini nasıl anlamalıyız?
Kastamonu Lahikası'nda geçen bu kısımdaki "Burada Âyetü’l-Kübrâ’nın birinci tebyîzi, aynen bir sene sonra, oradaki birinci tebyîz gibi ayetü’l-Kübrâ’nın nâmına tevâfuku var." kısmını nasıl anlamalıyız? Burada nasıl bir tevafuk var?
"Burada" dediği Kastamonu vilayeti olsa gerek ama "Oradaki" dediği yer neresidir? Ayrıca Kalemi "Zülfikar Misal" zat kimdir?
"İkindi namazını terkeden kimsenin işlediği amelleri boşa gider." (Buhârî, Mevâkît 15; Müslim, Mesacid: 35) Böyle bir hadis gördüm. İkindi namazının gaflet sebebiyle yetişememe/ terki hususunda geçmişte işlediğimiz tüm sevaplar boşa mı gitmiş oluyor? Bu hadisi nasıl anlamalıyız?