Arama sonuçları: 1172 sonuç bulundu.

"Hayat, musîbetler ve hastalıklarla safileşir, terakki eder, hayatın gerçek netîcesi ortaya çıkar." açıklar mısınız?
Kuran-ı Kerim'deki Ashab-ı Kehf gibi, bu dünyada insanın belirli süre uyutulup tekrar diriltilmesi mümkün mü? Bu yönde çalışmaları olan bilimin bu noktaya ulaşması mümkün mü?
Orucun toplum hayatına bakan bir faydası var mıdır?
17. Lem’a’da geçen “Her dakikada o hânen ve bahçen ve şehrin ölmesi mümkün ve harâb olması muhtemel olduğundan, her dakika senin başına yıkılacak ve senin kıyâmetin kopacak bir vaz‘iyettedir. Madem öyledir; sen, bu hayatına ve dünyana, çekemedikleri ve kaldıramadıkları yükleri yükletme!” ifadesindeki çekilemeyen kaldırılamayan yükler nelerdir, örnek verip açıklayabilir misiniz?
İnsanlar boş kaldıkları veya inhirafa düştükleri zaman neler yapmalı? Sosyal hayatta karşılaşılan sıkıntı ve streslerin nasıl üstesinden gelinebilir? Üstad bu konu hakkında neler söylüyor?
Tarihçe-i Hayâttaki, Kastamonu Hayâtı bölümünde Üstâd Hazretleri'nin el yazması olarak sunulan mektûpta: "...Hattâ büyük memurlar da çok çekiniyorlar ve bana sıkıntı verdirmekle, kendilerini âmirlerine sevdiriyorlar. Husûsan" ifadesinden sonra: "حا ص م د بر" harfleri yer almaktadır. Bunların mânâsı nedir?
"Ehl-i dünyanın ve maddî tarihin nazarıyla, nev-i beşerin hayat-ı içtimâiyesi noktasında bakılsa, görülüyor ki hayat-ı içtimâiye-i siyâsiye îtibâriyle, beşer, birkaç devri geçirmiş. Birinci devri vahşet ve bedevîlik devri, ikinci devri memlûkiyet devri, üçüncü devri esir devri, dördüncüsü ecir devri, beşincisi mâlikiyet ve serbestiyet devridir." cümlesini açıklar mısınız?
''Bitlis vilâyetine tâbi Nurs köyünde doğan ben, talebe hayatımda rastgelen âlimlerle mücâdele ederek, ilmî münakaşalarla karşıma çıkanları inâyet-i İlâhiye ile mağlûp ede ede İstanbul’a kadar geldim'' (Şualar) Üstadın ifade ettiği ''münakaşa,mücadele'' ifadeleri o zamanın eğitim anlayışından mı ileri geliyor?
“Ve vücud-u haricî gibi, o vücud-u ilmî dahi, hayat-ı umumiyenin mânevî bir cilvesine mazhardır ki, mukadderât-ı hayatiye, o mânidar ve canlı elvâh-ı kaderiyeden alınır” Açıklar mısınız ?
"O edviyelerden, zîhayat bir macun istenildi. Hem hayatdar hârika bir tiryak onlardan yapılmak îcab etti. Geldik, o eczahanede, zîhayat macunu ve hayatdar tiryakı çoklukla efradını gördük."  Bu eczane örneğinde hayat sahibi bir macun ve tiryak demesinin sebebini anlayamadım?