İnsanların makamına göre konuşup irtibat kurmak ile maddi durumuna göre yapmacık hareketlerde bulunmak arasındaki fark nedir? Bu kimselerin İslâm'a göre durumu nedir?
Dava şuuru nasıl elde edilir? Hizmetin ulviyeti ve kutsiyetini bildiğimiz halde her zaman ona uygun hareket edemiyoruz. Bayraktarlığını yapmaya çalıştığımız bir davanın vakarını her zaman nasıl muhafaza edebiliriz? Bazen ona layık olmadığımızı düşünüyoruz. Bu hallerden nasıl kurtulabiliriz?
Çevremde Mobilyacı, Koltuk Döşemeci, Cilacı, Mağazacı arkadaşlarım var. Selem ve Sipariş Akdi ile ilgili meseleyi okuyunca Esnafın sipariş alırken takip ettiği yol genel olarak bahsedilen kaidelere uymuyor gibi. Bir müddet Koltuk Döşemede de çalıştığımdan ve arkadaşlarımda da gördüğüm üzere bir Müşteri evine Koltuk yaptırmak için herhangi bir Modelin fotoğrafını gösterir ve fiyat ister. Yapacak Us...
"Sıfat-ı kelâmdan gelen evâmir-i teşriiyeye karşı itaat ve isyan olduğu gibi, sıfat-ı iradeden gelen evâmir-i tekviniyeye karşı da itaat ve isyan vardır. Evvelkide mükâfat ve mücazat galiben âhirette olur; ikincisinde ağlebi dünyada olur." "Hakikat-i İslâmiyetin kuvveti nispetinde, Müslümanlar o kuvvete göre hareket etmeleri derecesinde ehl-i İslâm temeddün edip terakki ettiğini tarih gösteriyor....
Evlilik görüşmesinde tövbe edilmiş olan geçmis günahlardan bahsetmek veya muhataba sormak gerekir mi? Dürüst ve şeffaf olmak adına bu gerekli midir? Bu konuda nasıl hareket edilmelidir?
Gençlik Rehberi'nde, "(Kabir) Âhireti tasdik eden, fakat sefahet ve dalâlette gidenlere, bir haps-i ebedî ve bütün dostlarından bir tecrid içinde bir haps-i münferid, yalnız başına bir hapis kapısıdır. Öyle gördüğü ve îtikad ettiği ve inandığı gibi hareket etmediği için öyle muamele görecek." diyor. Bu anlatılan durum kabir için mi geçerli, yoksa bütün ahiret için mi geçereli? Ahirette olsa, -Kalb...
"Günah işlerken tövbe eden Rabbi ile alay etmiş gibidir" deniyor. Fakat bir kişi geçmişte bu hareketi yaptıysa ve pişman olduysa affedilir mi?
Diyelim ki bir insanın babası kendi adına şirket kurarak kredi çekiyor ve ödemiyor. Ve o para ile ev alıyor. Bu ev önce kendisini sonra da çocuklarının oluyor, miras kalıyor. Bu durumda mirasçılara bu ev helal olur mu? Onlar da günahkâr olurlar mı? İslâm'a göre evlatları nasıl hareket etmelidir?
Üstadımız "Başka yerlerde beyan ettiğimiz gibi; Küre-i Arz, hareket-i seneviyesiyle ileride mecma-ı haşir olacak bir meydanın etrafında bir daire çiziyor. Cehennem ise, Arz'ın o medar-ı senevîsi altındadır demektir." (Mektubat-1 Shf.4) Üstadımızın haşir meydanı hakkındaki bu malumatının kaynağı nedir acaba?
Üstadımız hediye kabul etmezmiş. Peki biz Risale-i Nur talebeleri bu noktada nasıl hareket etmeliyiz? Bizim kabul etmemizde ihlasımıza bir zarar var mı? İhlas Risalesinde kalben muntazır kalmamak şartıyla sanki kabul edilebileceğini söylüyor. Buna rağmen kabul etmemiz tebliğ vazifemizin istikameti açısından nasıl olur?