Arama sonuçları: 102 sonuç bulundu.

"Sonra da acz ve nefsin itimadsızlığından neş'et eden ve işi birbirine bırakmak olan düşman-ı gaddar geliyor. Himmetin elini tutup oturtturur. Siz de [لَا يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ اِذَا اهْتَدَيْتُمْ] olan hakikat-ı şahikayı üzerine çıkarınız. Tâ o düşmanın eli o himmetin dâmenine yetişmesin." Bu kısmı izah edebilir misiniz? Burada geçen nefsin itimatsızlığını nasıl anlamalıyız?
Risale-i Nur'un bir çok yerinde geçen (Allah'ın vazifesine karışma kendi vazifeni yap) gibi benzer cümleler geçiyor. Allah'ın vazifesinden ne anlamamız gerekiyor? İzah eder misiniz?
21. Lema'da "Riyadan kurtaracak ve ihlası kazandıracak çok hakaik zikredildiğinden ona havale edip burada kısa kesiyoruz" diyor. Bu hakikatleri açabilir misiniz? İhlası kıran ve kişiyi riyaya yönlendiren sebepler nelerdir? İhlası kazandıracak ve riyadan kurtaracak esaslar hangi risalelerde geçmektedir? 
Annem kapalı ama, çok dikkat etmiyor. Yani vücut hatları görünmeyecek diyorum, doğru diyor. Ama uygulamıyor. Tavrım nasıl olmalı?
Kur'an okumanın faziletleri hakkında Cenab-ı Hakk'ın, Efendimiz (sav)'in ve İslam alimlerinin beyanatları nelerdir?
Azim ve hırsın tanımlarını yapar mısınız? Birbirinden farkları nelerdir? Ne yaparsak azimli oluruz, ne yaparsak hırslı oluruz? Örneklerle açıklar mısınız?
Allah'ın bana verdiği nimetlerin kıymetini bilemiyorum. Nimetlerin kiymetini nasıl anlayabilirim ve başarıyı nasıl elde edebilirim?
"Bediüzzaman Hazretlerinin bunca işkence ve sıkıntı çekmesine rağmen Risale-i Nur'u yazıp insanların imanını kurtarmak istemesindeki sır neydi? Tüm bu çabasının sebebi nedir?
Üstad Bediüzzaman Hazretleri niçin ömrü boyunca harama bakmamıştır? Bununla ilgili hikayeler ve alıntılar nelerdir?
"Bir zaman Emirdağ’ında ikāmete me’mur edildim. Tek başıma bir menzilde, âdetâ bir haps-i münferid içinde bana çok ağır gelen bu tarassudlar ve tahakkümlerle bana işkence vermelerinden, hayattan usandım. Hapisten çıktığıma teessüf ettim. Ruh u cânımla Denizli hapsini arzuladım ve kabre girmeyi istedim. “Hapis ve kabir, bu tarz-ı hayata müreccahtır” diyerek, ya hapse veya kabre girmeye karar verirk...